
Likidite nedir? Hisse senedi seçiminde likiditenin önemi
- 12 Dakikalık okuma
- 11 Mar 2025
Kilit Noktalar
- Likidite, bir varlığın nakde çevrilebilme kolaylığını ve hızını tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Daha hızlı nakde çevrilebilen bir varlık, daha likit yani likiditesi yüksek bir varlıktır.
- Likidite kavramı, varlık niteliği, piyasa karakteristiği ve bir risk ölçüm aracı olarak kullanılabilir; piyasa faktörlerine, varlığın özelliklerine ve makro gelişmelere göre şekillenebilir.
- Yüksek likidite çoğunlukla bir piyasanın etkinliğini ve verimliliğini sağlar, yatırımcılar için güvenli ve şeffaf bir yatırım ortamı oluşturur.
Selam Paparalı! Papara’nın kurulduğu günden bu yana senin finansal açıdan güçlenmen için çalıştığını zaten biliyorsun. 😎Bu kapsamda senin için sunduklarımızı bir adım ileri taşıyor, Amerika borsalarında işlem yaparken bir yandan da finansal okuryazarlığını geliştirmek için ihtiyaç duyduğun kaynaklarını sağlamaya odaklanıyoruz. Bu yazımızda, finansal piyasalara adım atar atmaz mutlaka karşılaşacağın bir kelimeyi odağımıza alıyoruz. Evet, bu yazımız “likidite” kavramına odaklanıyor ve merak etme, aklındaki tüm soruları yanıtlayacağız. “Likidite nedir, ne işe yarar?”, “Likidite nasıl yorumlanır?”, “Likiditeyi yatırım süreçlerimde nasıl kullanabilirim?” gibi sorularının yanıtlarını bu yazımızda bulacaksın. Sen de bizim gibi heyecanlıysan, vakit kaybetmeden tanımlama yaparak başlayalım!
Likidite nedir?
Likidite, bir varlığın veya menkul kıymetin piyasa fiyatını etkilemeden nakde çevrilebilirliğini ve bu işlemi yapma kolaylığını tanımlamak için kullanılan bir kavramdır. Bir varlığın daha likit veya daha az likit olup olmadığını nakde çevrilebilirlik belirler; zira nakit, değiş tokuşu ve diğer varlıklara çevrilebilirliği en yüksek varlık olduğu için, tüm varlıkların en likit olanıdır. Bu açıdan, bir varlık ne kadar likitse onu nakde çevirmek de o kadar kolaydır. Aksine, bir varlığı nakde dönüştürmek zor ve daha az verimliyse, o varlık daha az likit bir varlıktır. Endişelenme, örneklerle açıklayınca biraz daha netleşecek. 😌
- Örnekle açıklayalım: Papara’da daha önce kıymetli maden işlemleri yaptıysan, bu işlemin saniyeler içinde tamamlanabildiğini görmüşsündür. Diyelim ki Papara’dan 3 gram altın aldın. Aldığın saatin üzerinden bir saat geçmeden, sahip olduğun altını nakde dönüştürebilirsin. Öte yandan eğer aldığın şey bir sanat eseri olsaydı, tekrar nakde dönmek istediğinde sahip olduğun sanat eseri için dilediğin hızda bir alıcı bulamayabilirsin.
- Bir örnek daha: Diyelim ki sahip olduğun evi veya arsayı satmak istiyorsun. İstediğin an bunu gerçekleştirebilmen pek mümkün değildir. Önce ilan vermen, sonra da uygun alıcıları beklemen gerekir. İşte bu, gayrimenkul veya sanat eseri gibi varlıkların kıymetli madenlere veya hisse senetlerine göre daha az likit olduğunu gösterir. Başka bir deyişle hisse senetleri, kıymetli maden gibi çeşitli finansal varlıklar yüksek veya büyük likiditeye sahipken gayrimenkul gibi varlıklar düşük likiditeye sahiptir.
Piyasa likiditesi ve muhasebe likiditesi nedir?
Likidite kavramına dair genel bir tanımın ardından, bu kavramın farklı bağlamlarda kullanıldığına da değinmeden geçmeyelim; çünkü ilerleyen adımlarda işimize yarayacak.
- Piyasa likiditesi, bir borsada işlem gören varlıkların istikrarlı ve şeffaf fiyatlarla alınıp satılmasına izin veren derinliği tanımlar. Piyasa likiditesi piyasa derinliği anlamına da gelir. Başka bir deyişle piyasa likiditesi, bir satış yapmak istediğinde sunduğun satış fiyatıyla ürünü almaya gönüllü olabilecek alıcıları bulma ihtimalinin bir ölçüsüdür. Piyasada alıcı ve satıcılar dengedeyse ve işlem hacmi yüksekse, alıcının talep ettiği fiyatla satıcının teklif ettiği fiyat arasındaki makas birbirine yakın olur. Bu noktada tüm tarafların beklentisi karşılık bulur. Ancak alıcı az, satıcı çoksa, alıcıya ulaşabilmek için talep fiyatını aşağı çekmen, hızlı satış için fedakârlık yapman gerekir. Genellikle spot hisse piyasaları, yüksek işlem hacmi ve yüksek likiditeyle özdeşleşir. Zira İngilizce “market maker” olarak adlandırılan ve Türkçede “piyasa yapıcı” olarak bilinen aracılar da devrededir. Piyasa yapıcıların nasıl çalıştığına ve ne işe yaradığına dair ayrıntılara başka bir yazımızda değinme sözü vererek, bir sonraki başlığa geçelim.
- Muhasebe likiditesi, bir bireyin veya şirketin sahip olduğu varlıklarla yükümlülüklerini ne kadar kolay karşılayabileceğini ölçer. Yine örnekleyelim: Varsayalım ki evin, araban ve evinde sakladığın çeyrek altınların olsun. Ancak ay sonu ekstra harcamalarla nakit sahipliğin azaldı. Tam bu sırada kredi kartının ekstresi kesildi. Borcunu ödeyecek finansal gücün var ama yeterince nakdin yok. Dolayısıyla borcunu dilediğin an, hızlı bir biçimde kapatamıyorsun. Likit olmayan varlıkları elden çıkarmak istersen, acele etmen gerektiği için ederinden daha düşük fiyata razı olmak zorunda kalabilirsin. İşte bu düşük likidite durumu, bir şirket özelinde değerlendirildiğinde, yatırımcılar için bir risk unsuruna dönüşüyor. Başka bir deyişle, likiditenin yatırım kararı alırken değerlendirilmesi, tam da bu sebepten önem kazanıyor.
Likiditeyi etkileyen faktörler
Gördüğün gibi, aslında bir varlığın likiditesini belirleyen şey, temelde arz ve talep ilişkisidir. Arz ve talep ilişkisi ise piyasa koşullarından varlığın özelliklerine, makroekonomik politikalardan küresel olaylara, pek çok konuyla bağlantılı olabilir. Bu açıdan, bir varlığın veya piyasasının likiditesini belirleyen faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Piyasa faktörleri: Arz-talep ilişkisi, piyasanın büyüklüğüne, piyasa katılımcılarının sayısına, işlem hacmine ve hatta şeffaflığa bağlıdır. Daha şeffaf veri akışlarının olduğu, daha güçlü borsalar; piyasa katılımını teşvik ederek işlem hacimlerini yukarı taşır. İşlem hacimleri arttıkça, piyasa büyüklüğü de artar ve bu da likiditeye etki eder. Çok işleyen bir çay ocağının servis ettiği çayların daima taze olması gibi düşünebilirsin.
- Varlık faktörleri: Yukarıda da söylediğimiz gibi, hisse senetleri veya tahviller; gayrimenkul varlıklarına kıyasla daha likit varlıklardır. Öte yandan arzı kısıtlı, talebi çok bir varlığın likiditesi de yüksek olur.
- Makro faktörler: Örneğin merkez bankalarının uyguladığı yüksek politika faizi oranları, paranın edinme maliyetini artırarak en likit varlık olan nakdi de nadir varlıklardan birine dönüştürür. Böyle zamanlarda piyasalardaki likidite de azalır.
Yüksek ve düşük likidite farkları
Likidite kavramını enine boyuna anlamak için derinleşmeye devam ederken, yüksek likidite ile düşük likidite arasındaki farklara da madde madde değinmeden geçmeyelim. Yukarı anlattıklarımızı derleyip toparlayacak olursak, yüksek ve düşük likidite arasındaki temel farklar şöyle sıralanır:
- Hızlı ve kolay alım satım: Yüksek likiditeye sahip varlıklar kolayca, değer kaybına uğramadan alınıp satılabilir. Düşük likiditeye sahip varlıklar ise hızlıca nakde dönüştürülemez ve değer kaybedebilir.
- Daha az işlem maliyeti: Yüksek likiditeye sahip varlıkların arzı ve talebi yüksek olduğundan, spread olarak bilinen alış-satış fiyatı farkı da azdır. Bu da işlem maliyetlerini azaltır.
- İstikrarlı piyasalar: Yüksek likiditeye sahip piyasalarda fiyatlar istikrarlı hareket eder. Aynı anda çok sayıda işlem gerçekleşebilir ve bu da piyasanın iç dengesini korumasına yardımcı olur. Öte yandan yeterince piyasa derinliği yoksa, küçük ölçekli bir işlem dahi piyasada büyük fiyat dalgalanmasına sebep olabilir.
- Daha fazla risk: Muhasebe likiditesi perspektifinden düşünüldüğünde, bir şirketin likiditesi azsa, olağanüstü bir durumda karşılaşacağı risk daha fazladır.
Hisse senedi seçiminde likiditeye dikkat etmenin önemi
Yüksek ve düşük likidite farklarını açıkladığımız bir önceki başlık yüksek likiditenin hız, kolaylık, verimlilik gibi kavramlarla özdeşleştiğini; düşük likiditenin ise zor işlem, daha fazla risk gibi özelliklerle karakterize olduğunu gösteriyor. Bu noktada likiditeyi hem borsa/platform seçerken hem de hisse senedi seçerken anlamak ve değerlendirmek önem kazanıyor. Likidite, temelde psikolojik açıdan avantaj sunar. Yüksek likidite, daha etkin bir piyasa anlayışını beraberinde getirir; tepkisel ve anlık stratejiler geliştirmektense daha uzun vadede geçerli olabilecek, dış risklerden uzak bir yatırım stratejisi belirleyebilirsin.
Yüksek likiditeye sahip, işlem hacimlerinin ve piyasa derinliğinin yüksek olduğu bir borsada işlem maliyetlerin düşük, işlem hızın yüksek olur. Şeffaf ve dengeli bir piyasa, piyasa risklerini azaltarak yatırımcıları rahatlatır. Düşük likiditeli, derinliği az bir piyasada işlem yapmak seni fiyat dalgalanmalarına karşı daha açık hâle getirirken, yüksek likiditeye sahip bir piyasada güvenle işlem yapabilirsin. Öte yandan yüksek likiditeye sahip, nakit ve nakit eşdeğeri varlıkları çok olan bir hisseye yatırım yaptığında, şirketin herhangi bir ters rüzgârda kolayca önlem alabileceğini bilirsin. Likiditesi az varlıkları çok olan, ancak kasasında nakit olmayan bir şirketin en ufak maliyetini karşılayabilmesi için likit olmayan varlıkları elden çıkarması gerekir; bu da söz konusu şirkete dair riskleri artırır.
Likidite nasıl hesaplanır? Likidite nasıl yorumlanır?
Finansal analistler ve yatırımcılar, bir şirketin likiditesini yatırım kararlarını alırken kullanır ve bunu hesaplarken çeşitli formüllerden yararlanır. En geniş kapsamlı ve hızlı sonuç vereni “cari oran” iken, en titiz ve nakit olmayan varlıkları dışarıda bırakanı, nakit oranıdır.
- Cari oran nasıl hesaplanır? Cari oran, bir şirketin dönen varlıklarının, mevcut borçlarına/yükümlülüklerine bölünmesiyle hesaplanır. Dönen varlıklar toplanırken bir yılda nakde çevrilebilenler seçilir ve bu varlıkların yükümlülüklere oranı hesaplanır. Sonucun 1’in üzerinde olması tercih edilir.
- Asit-test oranı nasıl hesaplanır? Türkçede likidite oranı veya asit-test oranı olarak anılan, İngilizce quick ratio olarak bilinen bu hesaplama, bir şirketin kısa vadeli borçlarını en likit varlıklarıyla ölçme yeteneğini ölçer. Stokların dönen varlıklardan çıkarılması ve sonucun kısa vadeli borçlara bölünmesiyle elde edilir. Oran birden büyükse likidite iyi durumdadır.
- Nakit oranı nasıl hesaplanır? Nakit oranı, likit varlık olarak yalnızca nakit varlıkları tanımlayan, katı bir hesaplama yöntemidir. Bu senaryo, en kötü senaryoda şirketin ödeme gücünü koruyabilme yeteneğini ölçer. Nakit ve nakit benzerleri, borçlara bölünür.
Yukarıdaki hesaplamalarda elde edilen oran 1’den büyükse, şirketin likiditesi için olumlu şeyler söylenebilir. Oran 1’den küçükse, likiditesi az bir şirket olduğu düşünülebilir.
Likidite ve piyasa riski ilişkisi
Likiditenin bozulması durumu, piyasa risklerini artırır ve likidite krizlerini beraberinde getirir. Örneğin 2008 - 2012 küresel ekonomik krizinin başlıca sebebi, temelde bir likidite krizidir. Örneğin 2000'li yılların başından 2008'e kadar ABD’de yükselen konut fiyatları piyasa iyimserliğini artırmış, banka ve banka dışı kuruluşların nakitlerinin önemli bir kısmı, uzun vadeli ipoteklerin finansmanı için ayrılan kısa vadeli fonlardan gelmeye başlamıştı. Kısa vadeli fonların faiz oranları yükseldi, gayrimenkul fiyatları düştü ve bu da bir likidite krizini beraberinde getirdi. Bu noktada bankalar nakit sıkıntısı çekmeye ve yükümlülüklerini karşılayamamaya başladı. Öte yandan geçtiğimiz yıllarda Silicon Valley Bank ve Signature Bank gibi bazı büyük ABD bankaları da temelde varlıklarını doğru çeşitlendiremedikleri için, tüm müşterilerin aynı anda nakit çekmek istemesi sonucunda likidite krizi yaşayarak iflasa sürüklendi.
Piyasa özelinde düşünüldüğünde, tüm katılımcıların satıcı konuma geçtiği bir ortamda yeterli alıcı bulunamaması durumu da likidite krizini beraberinde getirerek piyasa risklerini ortaya çıkarır. Derinliğin az olduğu piyasalarda arz ve talep dinamikleri de dengesiz seyreder, bu da işlem yürütmeyi zorlaştırır hatta imkânsız hâle getirebilir. Toparlayarak tek cümlede ifade etmemizi istersen, şöyle söyleyebiliriz: Likidite piyasaya güç veren, canlılığı ve dinamizmi sağlayan, piyasa işlerliğinin ve etkinliğinin en güçlü öğelerinden biri olarak tanımlanabilir.
Bu yazıda neler öğrendik?
Likiditenin piyasa için hayati bir kavram olduğunu, likidite kavramının farklı bağlamlarda kullanılabildiğini öğrendik. Likiditenin bir piyasanın etkinliği ve işlerliği için şart olduğunu, likiditeyi etkileyen faktörlerin çeşitlenebildiğini gördük. Yüksek ve düşük likidite farklarını kavradık; yüksek likiditenin hızlı / kolay işlemlerle ve daha az işlem maliyetiyle özdeşleştiğini anladık. Basit likidite hesaplama yöntemlerinin üzerinden geçtik. Dileriz faydalı olmuştur!
Borsa yatırımcılığının temellerine dair yeni yazılar için Papara Invest Blog’u takip etmeyi unutma. Eğer hâlâ Papara’da Yatırım Hesabın yoksa şimdi hesap aç ve en sevdiğin şirketlerin hisselerine ortak olmaya bugünden başla!
Sıkça Sorulan Sorular
Likidite Ne İşe Yarar?
Bir varlığın nakde çevrilebilme hızını ve kolaylığını tanımlayan likidite, aynı zamanda bir piyasanın etkinliğini ve verimliliği sağlayan bir özelliği veya bir varlığın risklerini ölçmek için de kullanılır.
Likidite Fazlası Nedir?
Likidite fazlası, bir ekonomide veya şirket bilançosunda nakit ve nakit eşdeğeri, hızla nakde çevrilebilen varlıkların fazla olduğu durumdur.
Likidite Oranı Neyi Gösterir?
Likidite oranı, bir şirketin nakit veya nakit eşdeğeri varlıklarının, yükümlülüklerini ve borçlarını karşılayabilme yeteneğini gösterir.
Borsada Likidite Oranı Kaç Olmalıdır?
Borsada bir şirketin likidite oranının sınırı 1'dir. Çeşitli hesaplama yöntemleriyle bulunan 1’in üzerindeki değer, şirketin likidite oranının yüksek olduğuna, 1’in altındaki değer ise likidite risklerinin yüksek olduğuna işaret eder.
Likidite Göstergeleri Nelerdir?
Bir borsanın veya hisse senedinin likiditesinin ölçümünde likidite göstergesi olarak işlem hacmi, piyasa derinliği, güncel fiyat hareketleri ve çeşitli hesaplamalarla bulunan likidite oranı kullanılabilir.
Likidite Etkisi Nedir?
Yüksek likidite, bir piyasanın verimliliğini ve o piyasadaki işlemlerin kolaylığını artırırken; düşük likidite işlem zorluğunu artırır, işlem maliyetlerini yükseltir. Hisse senedi bazında düşünüldüğünde yüksek likidite, şirketin mevcut nakit ve nakit eşdeğeri varlıklarıyla yükümlülüklerini karşılayabileceğine, borçlarını ödeyebileceğine işaret eder. Düşük likiditeye sahip bir hisse ise olumsuz durumlarda risk altındadır.
Papara web sitesi, uygulaması, blog ve sosyal medya hesaplarında yer alan tüm paylaşımlar, duyurular ve sektör verileri bilgilendirme amacıyla yayımlanmaktadır. Paylaşımlar yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Bahsi geçen piyasa, sektör ve şirket verileri içeriğin hazırlandığı tarihe ait olup, güncel piyasa verilerini yansıtmayabilir. Paylaşılan sektör ve şirket bilgileri halka açık kaynaklardan temin edilmiş olup, bu kaynaklardaki verilerin eksik veya hatalı olmasından doğabilecek zararlardan Papara Elektronik Para A.Ş. sorumlu değildir.
- Endeks nedir, ne işe yarar?
- Piyasa değeri nedir, neden önemlidir?
- Hisse nasıl alınır? 4 adımda hisse alımı
- Nasdaq nedir? Nasdaq’a dair bilmen gereken her şey
- Fiyat / kazanç oranı nedir?
- Temel analiz ve teknik analiz nedir, nasıl yapılır?
- Ayı ve Boğa Piyasaları Hakkında Her Şey
- Halka arz nedir? Yatırımcı için neden önemlidir?
- Temettüye Dair Bilmen Gereken Her Şey
- Hisse senedi ne zaman alınır, ne zaman satılır?
- Hisse senedi yatırımı ve ticareti arasındaki farklar nelerdir?
- Aktif yatırım ve pasif yatırım nedir?
- Parça hisse senedi nedir?
- Hisse senedi nedir? Hisse senedi çeşitleri nelerdir?
- Borsa riskleri nelerdir? Borsaya yatırım riskli midir?
- Borsa nedir, borsa çeşitleri nelerdir?
- Borsa endeksleri nasıl yorumlanır ve analiz edilir?
- Borsa stratejileri: Kısa, orta ve uzun vadeli yatırım
- Likidite nedir? Hisse senedi seçiminde likiditenin önemi
- Blue chip hisse nedir, özellikleri nelerdir?
- Borsada emir tipleri nelerdir?
- Buy the dip nedir?
- Devre kesici nedir, ne zaman uygulanır?
- Hisse bölünmesine dair bilmen gerekenler
- Meme hisseleri: Tanım, örnekler ve daha fazlası
- Aktif kârlılık ve özsermaye kârlılığı nedir? Tanım, formül ve daha fazlası
- Volatilite nedir? Yatırımcı için anlamı nedir, neden önemlidir?
- Çeyrek raporu analizi nasıl yapılır?
- Fed nedir? Fed kararları piyasaları nasıl etkiler?
- Portföy nedir? Yatırım portföyü nasıl yapılır?
- İleri düzey Fibonacci analizleri
- Baz puan (basis point) nedir?
- Teknik analiz araçları: İndikatörler ve osilatörler
- İleri seviye temel analiz: Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı analizi
- Finansal tabloları anlamak: Yatırımcılar için en önemli gösterge ve oranlar
- Finansal krizler borsaları nasıl etkiler? Finansal krizler ve borsa üzerindeki etkileri
- Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri: İstihdam, enflasyon, büyüme
- Analist tahminleri nasıl yorumlanır?
- Delisting nedir? Şirketlerin hisse senetleri ne zaman borsadan çıkarılır?
- Makroekonomik veriler nedir, yatırımcılar için neden önemlidir?
- Pareto ilkesi nedir? Pareto ilkesi yatırımda nasıl uygulanır?