
Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri: İstihdam, enflasyon, büyüme
- 17 Dakikalık okuma
- 06 Şub 2025
Hiç düşündün mü, piyasa uzmanları veya yatırımcılar neden enflasyon, işsizlik, ekonomik büyüme gibi verileri yakından takip ediyor? Kısaca söyleyelim: Bu veriler makroekonominin temelini oluşturduğu için borsaları da yakından ilgilendiriyor. Ayrıntıları merak ediyorsan, gel katıl bize, birlikte keşfedelim!
Kilit Noktalar
- İstihdam, işsizlik oranı, enflasyon, büyüme gibi temel ekonomik göstergeler, hisse senedi piyasalarını ve borsayı doğrudan etkiler.
- Her biri arz ve talep dengelerine dair mesajlar taşıyan makroekonomik göstergeler bir ülkenin ekonomik istikrarını gözeten merkez bankalarının stratejilerini de belirlediği için yatırımcılar tarafından yakından takip edilir.
- Örneğin ekonomik büyüme işgücü talebini artırır, artan işgücü talebi, harcamaya istekli daha fazla tüketici ve dolayısıyla kazanç büyümesi anlamına gelir. Öte yandan daralan bir ekonomide işsizlik de artar, daha fazla işsiz tüketici, şirketler için daha az kazanç anlamına gelir.
Selam Paparalı! Belki de fark etmişsindir; hisse senedi piyasaları veya diğer varlıklar enflasyon, işsizlik, satın alma yöneticileri endeksi, faiz kararı, büyüme, sanayi üretimi gibi verilere tepki verir. Bu verilerin açıklanmasından önce başlayan piyasa hareketleri, verilerin ortaya çıkmasından sonra zirvesine ulaşır. Örneğin bazen enflasyon “beklenti üstü” gelir, piyasalar için pek de iyi bir haber olmaz. Diğer yandan büyüme iyi gider, piyasalar bu durumu coşkuyla karşılar.
Hisse senedi piyasaları ve diğer riskli varlıklar, pek çok faktörden etkilenen yatırımcı psikolojisinin bir sonucu olarak hareket eder. Adı üzerinde, risk varlıkları; bu ekonomik indikatörleri de yakından takip eder. Papara’nın yatırımcılığa dair kapsamlı içerikler paylaştığı platformda yer alan bu yazımızda, “Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri” başlığına odaklanıyoruz. Her zaman yaptığımız gibi, öncelikle ekonomik verilerin tanımını yapıyor, ardından istihdam, enflasyon ve büyüme gibi temel ekonomik indikatörlerin piyasayla ve hisse senedi fiyatlarıyla nasıl ilişkilendiğini aktarmaya çalışıyoruz. Bu yolculukta bize eşlik etmeye ne dersin? 😎
Ekonomik veriler nedir?
Ekonomik veriler, ekonomik indikatör veya ekonomik gösterge, mevcut veya gelecekteki yatırım olasılıklarını yorumlamak için kullanılan, genellikle makroekonomik ölçekte, bir ülke veya bölge ekonomisinin gidişatına dair mesajlar taşıyan verilerdir. Ekonomik veriler genellikle ülkelerin istatistik kurumları veya merkez bankaları tarafından takip edilir veya açıklanır. Öte yandan çalışma bakanlığı, ticaret bakanlığı, enerji bakanlığı gibi bakanlıklar da çeşitli sektörel ipuçları içeren veriler açıklayabilir.
Ekonomik verilerin piyasaları en çok etkileyenlerinin başında kamuoyunda enflasyon olarak bilinen, literatürde ise Tüketici Fiyat Endeksi veya TÜFE olarak anılan veri gelir. Enflasyon verisinin yanı sıra gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) veya büyüme olarak anılan veri ve istihdam piyasasının güncel durumunu göstersen işsizlik verileri de hisse senedi piyasalarında etkili sonuçlar doğurabilir. Yakın zamanda yayımlanan veri örnekleriyle bu konuları ele almaya; “Enflasyon yükselirse borsaya ne olur?”, “Düşük işsizlik piyasa için ne anlama gelir?” gibi sorularını yanıtlamaya başlayalım!
Enflasyon ve borsaya etkisi
Enflasyonun borsaya etkisini anlayabilmek ve enflasyon - borsa ilişkisini keşfedebilmek için önce enflasyonun tanımını yapalım. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) tanımına göre enflasyon, genellikle bir yıl veya ay bazında bir ürün veya hizmetin fiyatının ne kadar arttığını ölçen bir göstergedir. Örneğin bu yıl 100 TL’ye aldığın bir ürünü önümüzdeki yıl 140 TL’ye alıyorsan, enflasyonun %40 olduğu söylenebilir. Tüketici fiyat endeksi, hesaplayıcı kurumlar tarafından, çeşitli ürün ve hizmetlerden oluşan bir enflasyon sepetinin yıllık fiyat değişimi tespit edilerek bulunur. Pek çok ekonomide enflasyon verileri aylık olarak açıklanır.
Temel farklar: Çekirdek enflasyon - manşet enflasyon ve ÜFE - TÜFE
Çekirdek enflasyon ve manşet enflasyon farkı da piyasa takibi yaparken karşına çıkabilecek unsurlar arasında yer alır. Çekirdek enflasyon, diğer ürün ve hizmetlere göre daha değişken olan gıda ve enerji fiyatlarını dışarıda bırakan enflasyon verisidir. Manşet enflasyonda ise gıda ve enerji fiyatları da enflasyon ölçümüne eklenir. Diğer yandan bir fark da üretici - tüketici enflasyonu farkıdır. ÜFE olarak kısaltılan üretici fiyat endeksi, toptan satışlardaki fiyat değişimlerini ölçer. TÜFE ise market, manav, çarşı, pazar fiyatlarındaki değişimi ölçer.
Enflasyon borsayı nasıl etkiler?
Gelelim esas soruya: Enflasyon borsayı nasıl etkiler? 13 Ocak haftasına uzanıyoruz. 13 Ocak haftasının en önemli makro verisi, ABD’den gelecek aralık ayı enflasyon verisiydi. O hafta açıklanan üretici fiyat endeksi verisi, ABD’de üretici enflasyonunun korkulduğu gibi yüksek gelmediğini gösterdi. Analistler, öncelikle ekonomistlerin beklentilerine, sonra da açıklanan verilere baktı ve beklenti altında gelen ÜFE, piyasaları biraz olsun rahatlattı. 15 Ocak’ta ise TÜFE verisi, özellikle yıllık %3,3 olarak ölçülmesi beklenen çekirdek enflasyonun %3,2 olduğunu gösterdi. Beklentilerin %0,1 puan altında gelse de, yatırımcı endişesini azaltan bu gelişme, 15 Ocak seansını ABD’de 6 Kasım 2024’ten o zamana kadarki dönemde görülen en iyi seans yaptı. Peki, bu nasıl ve neden oldu? Zira enflasyon beklentilerin altında geldi. Peki ya üstünde gelseydi, enflasyon beklentilerden fazla olsaydı, neler olurdu?
- Gelirler azalır: Bireyler ve işletmeler, harcama planlamalarını yaparken bireysel bütçelerine göre hareket eder. Enflasyon, paranın alım gücünün düşmesi anlamına gelir. Bu, aynı miktara daha az ürün ve hizmet almakla eşdeğerdir. Ayrıca eğer yüksek enflasyon algısı tüketicilerde yerleşmişse, alışveriş süreçlerinde daha temkinli davranma eğilimi baş gösterir. Bu da doğrudan şirketlerin kazançlarına yansır.
- Faizler artar: Merkez bankaları, para politikasının istikrarını sağlamak için çalışır. Enflasyon yükseldiğinde, merkez bankaları bu artışları arzu edilen seviyeye geri çekmek için çeşitli araçlar kullanır. Bu araçların başında politika faizi gelir. Yüksek enflasyon durumunda merkez bankaları çoğunlukla faiz artışına gider. Faiz artışları temelde borçlanma maliyetlerini artırmak, paranın edinme maliyetini yükseltmek, talebi kısmak için kullanılır. Para daha pahalı, başka bir deyişle değerli hâle geldikçe, harcama eğilimleri azalır. Ayrıca işletmelerin kredi maliyetleri artar.
- Psikoloji ve beklentiler değişir: Yatırımcılar veya tüketiciler, yüksek enflasyon koşullarında geleceğe dair beklentilerini de yeniden şekillendirir. Gelecekte ekonomik koşulların daha da kötüleşeceği ve risk varlıklarının kötü performans göstereceği beklentisiyle yatırımcılar ve tüketiciler, harcamalarını ertelerken; tasarruflarını da enflasyonu yenme ihtimali yüksek yatırım araçlarına kaydırır. Örneğin hisse senedi yatırımı yapmak yerine “güvenli liman” olarak anılan altına yatırım yapar. Yatırımcı psikolojisinin değişmesi borsa hacimlerini, piyasa hareketliliklerini, piyasa likiditesini de etkiler ve bu da hisse senetleri için olumsuz bir trend yaratır.
Özetlemek gerekirse şirketlerin hisse senetleri hem daha az harcamaya başlayan tüketicilerden, hem maliyetleri artan kredi ve borçlarından, hem de değişen tüketici / yatırımcı beklentilerinden etkilenerek aşağı yönlü hareket eder. Bu çıkarımı tarihsel veriler de doğruluyor. Örneğin S&P 500 endeksinin getirileri incelendiğinde ve yıllık enflasyon değişimlerine göre indirgendiğinde, en yüksek reel getirilerin enflasyonun %2 ila %3 arasında olduğu dönemlerde görüldüğü tespit ediliyor. Bu aralıktan daha büyük veya daha küçük enflasyon, makroekonomik ortamda çeşitli problemler olduğunun sinyalini veriyor.
- Ne yapmalı? Enflasyonist dönemlerde portföyündeki hisse senetlerini azaltabilir ya da “büyüme hissesi” olarak anılan ve riski daha yüksek olan hisse senetleri yerine, “değer hissesi” olarak anılan, nakit akışları güçlü ve her koşulda kârlı olmayı başarabilen şirketleri tercih edebilirsin.
İstihdam verisinin borsaya etkisi
Enflasyonun dışında yatırımcı psikolojisini ve şirketlerin borsa performanslarını etkileyen göstergeler arasında istihdam verisi de yer alır. İstihdam verisinin piyasa etkisi de yine temel arz-talep dengesine dayanır. Açıklayalım:
İşsizlik artarsa:
- Gelir azalır: Çalışması gereken kesimler işsiz olduğunda, bir ülkede işsizlik oranı arttığında; tüketicilerin satın alma gücü de azalır. Bu da daha az harcama, yani şirketler için daha az kazanç demektir.
- Üretim azalır: Eğer bir ekonomide işsizlik günden güne artıyorsa, üretilen mal ve hizmet miktarı da doğal olarak azalır. Üretilen mal ve hizmetin azalması, yani arzdaki düşüş, talepteki azalmayla birleşince, ekonomik gerileme baş göstermeye başlar.
İşsizlik azalırsa:
- Maliyetler artar: İşsizlik oranı düşer, istihdam piyasası güçlü kalmaya devam ederse; bu kez de “aşırı ısınma” riski ortaya çıkar. Bu dönemler “sıkı bir işgücü piyasası” gibi tabirlerle anılır. İşgücü piyasasındaki sıkılık, işçilerin daha yüksek ücretler talep etmesiyle sonuçlanır; bu da işverenler için maliyetleri artırır.
- Enflasyon artar: İşverenlere yansıyan yüksek maliyetler, ister istemez tüketici fiyatlarına yansıtır. Şöyle düşün, hâlihazırda işsizlik az, harcama potansiyeli yüksek tüketici sayısı fazla, yani talep çok. Normal değeri 10 TL olan bir ürün 12 TL’ye satışa çıksa da alıcı buluyor. Günün sonunda arz talebe yanıt verememeye başlar; bu da enflasyonist piyasa koşullarını beraberinde getirir.
Özetlemek gerekirse daha fazla işsizlik, şirketlerin gelir kaynaklarını azaltır ve bu da hisse senedi performanslarına olumsuz etki eder. Örneğin daha isteğe bağlı harcamalar, işsizliğin yüksek olduğu dönemlerde ertelenir. Diğer yandan sıkı işgücü piyasası koşulları, enflasyonist ortamı dolaylı olarak destekler.
Yine bir canlı örnekle somutlaştıralım. 10 Ocak’ta ABD’den aralık ayına ilişkin tarım dışı istihdam verisi geldi. İstihdam, beklentilerin üzerinde çıktı. Bu her ne kadar ABD ekonomisi ve ABD merkez bankası Fed için iyi bir haber olsa da hisse senedi piyasaları, bu veriye seçim sonundan o zamana dek elde ettiği kazanımları geri vererek yanıt verdi. Güçlü istihdam, Fed’in faiz indirimlerini geciktireceğine dair beklentileri güçlendirdi. ABD ekonomisinin sağlamlığına yönelik bir gösterge, Hazine tahvili getirilerini yukarı taşıdı, yatırımcıların risk varlıklarından, yani hisse senetlerinden çıkışını beraberinde getirdi.
- Ne yapmalı? İstihdam piyasası da gelecekteki enflasyonist veya tam tersi ortamı kavrayabilmek açısından takip edilmesi gereken göstergelerden biri olarak öne çıkıyor. İstihdam piyasası daraldığında, özellikle para yakma kapasitesi yüksek, kâr etmese de büyümeye odaklanan büyüme hisselerinde yeniden yapılanma planları ve işten çıkarmalar görülebiliyor. İstihdam piyasasındaki dengesizlikler, yatırımcıların risk seviyesi daha az varlıklara yönelmesini gerektiren ekonomik koşullara işaret ediyor.
Büyüme verisi ve borsa ilişkisi
Yine tanımla başlayalım: Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) veya İngilizcede Gross Domestic Product (GDP), bir ülkede belirli bir dönemde üretilen tüm bitmiş mal ve hizmetlerin toplam parasal değerinin bir göstergesidir. Büyüme verisi genellikle yıllık bazda hesaplanır ve takip edilir, ancak ülkeler çeyreklik olarak da bu veriyi yakından izler. GSYİH veya büyüme verisi, bir ülkenin ekonomik durumu için kısa bir bakış sunan, güçlü bir veridir. Reel GSYİH enflasyonun etkilerini hesaba katarken nominal GSYİH enflasyonu göz ardı eder. Bu veri genellikle yıllık bazda kıyaslanır ve ekonominin bir yılda (veya bir çeyrekte) ne kadar büyüdüğü ölçülür. Ekonomide büyüme, yavaşlama veya daralma; hisse senetleri ve borsa piyasaları için birden çok faktörü etkiler veya bu faktörlere dair işaretler taşır:
- Ekonominin sağlığı: Güçlü bir büyüme, eğer uygun enflasyon ve işgücü koşullarıyla elde edildiyse, ekonominin sağlığı için iyiye işarettir. Sağlıklı bir ekonomi, halka açık şirketler için de olumludur.
- Tüketici harcamaları: Ekonomik büyüme verileri, tüketici harcamalarının da dâhil olduğu bir hesaplama yöntemiyle bulunur. Başka bir deyişle güçlü büyüme gösteren ülkelerde tüketici harcamaları da iyi seyreder. Tüketicilerin alım güçlerinin olduğu ve harcama yapmaktan kaçınmadığı bir ortam mal ve hizmet üreten şirketlerin kazançları için de olumludur.
- Para politikası: Güçlü büyüme istikrar kazanmışsa ve bir ülke büyüme odaklı bir ekonomik strateji izliyorsa, enflasyonun yükselişi de kaçınılmaz hâle gelebilir. Güçlü büyüme verisi, merkez bankalarının enflasyonu önleyici adımlar atmasını beraberinde getirebilir. Sadece güçlü büyüme varsa ancak enflasyon alım gücünü düşürüyorsa, bu hisse senetleri için uzun vadede iyi bir sonuç doğurmaz.
- Yatırımcı psikolojisi: Daha güçlü büyüme, şirket büyümelerini pozitif etkileyeceği beklentisiyle piyasa psikolojisi için de olumludur. Artan iyimserlik ve güven duygusu, alış trendini destekleyebilir.
Zayıf büyüme ve ekonomik daralma, resesyon beklentilerini güçlendireceği için yatırımcıları da riski daha az varlıklara yönlendirebilir. Özetlemek gerekirse, güçlü büyüme eğer enflasyon ve işgücü piyasaları da dengedeyse hisse senetleri için olumludur.
Ekonomik verilerin piyasa beklentileri üzerindeki rolü
Şimdi yukarıda konuştuklarımızı biraz daha toparlayalım Paparalı. Ekonomik veriler, bir ekonominin gücü hakkında bilgi ve ipuçları taşır. Güçlü ekonomik göstergelere sahip bir ekonomide yatırımcı kararları da bu beklentilere göre alınır. Enflasyonun, işsizliğin ve büyümenin bir uyum ve denge içinde seyrettiği makroekonomik ortamlar, şirketlerin büyümesi ve kazançlarını artırması için uygun bir zemin hazırlar. Kazançları artan şirketlerin ürettiği hissedar değeri de artar. Bu da hisse senetlerinin geleceği için trendin yukarı yönlü olduğu anlamına gelir. Ancak makroekonomik dengeler bozulduysa, piyasalarda dalgalanma artar; zira yatırımcı psikolojisi değişir. Yatırımcıların risk iştahı yükselmez, bunun yerine korku ve endişeleri artar. Bu da günün sonunda aşağı yönlü trendleri beraberinde getirir.
İstihdam, enflasyon ve büyüme arasındaki ilişki
Her bir başlığı açıklarken birbirleriyle ilişkilerine değinmiş olsak da, bir kenara not alman için piyasalardaki temel göstergelerin birbirleriyle nasıl ilişkilendiğini kısaca açıklıyoruz, yaklaş Paparalı!
- Ekonomik büyüme, işgücü talebini artırır. Bu da istihdam seviyelerini destekler ve işsizlik oranını düşürür. Yüksek büyüme, daha fazla iş olanağı yaratır.
- Ekonomik büyüme işgücü talebinin yanı sıra tüketim talebi artışını da beraberinde getirir. Yüksek talep, eğer güçlü arzla buluşmazsa, fiyatların yükselmesi de kaçınılmaz hâle gelir. Fiyat artışları da genellikle enflasyonun yükselmesiyle sonuçlanır. Tam kapasiteye yakın büyüme, enflasyonist baskılara sebep olur ve merkez bankalarının enflasyonu düşürmek için önlemler alması gerekir.
- İstihdam arttıkça, enflasyon da artma eğilimi gösterir; zira kısa vadede tüketici talebi de artar. Düşük işsizlik, talep yönlü baskıların artmasına ve bunun sonucunda fiyat artışlarına sebep olur. Ancak uzun vadede bu ilişki merkez bankalarının devreye girmesi ve başka faktörlerle daha da karmaşıklaşır.
Ekonomik verilere dayalı yatırım stratejileri
Gördüğün gibi Paparalı, ekonomik veriler ve ekonomik indikatörler, bir ekonominin ve hisse senedi piyasalarının geleceği hakkında pek çok şey söyleyebilir. Tam da bu yüzden, bazı yatırımcılar yatırım stratejilerini ekonomik veriler üzerine temellendirir.
Örneğin bir ekonomi büyüme trendi yakaladığında genellikle hisse senetleri gibi varlıklar ön plana çıkar, zira büyüme ve kazanç artışları bu varlıklardan gelir. Öte yandan ekonomide yavaşlama sinyalleri görüldüğünde devlet tahvilleri veya altın gibi güvenli liman olarak anılan varlıklar tercih edilir. Şayet bir ekonomide enflasyon kontrolden çıktıysa ve enflasyonda tüm zamanların en yüksek seviyeleri görülüyorsa tahvil fiyatları enflasyonun altında kalacağından olumsuz etkilenir. Ancak emtia ve enerji gibi tüketimin kaçınılmaz olduğu varlıklar kâr getirmeye devam edebilir.
Daha önce söylemiştik, merkez bankaları çeşitli makroekonomik araçları kullanarak ekonomideki dengeleri ince ayarlarla yerine getirmeye çalışır. Politika faizi bu araçlarının en güçlülerinden biridir. Genelde faiz oranlarının düştüğü dönemler hisse senetleri ve gayrimenkul yatırımları için cazip bir ortam sunar. Zira düşük borçlanma maliyetleri, şirketlerin büyümesini ve yatırımlarını, tüketicilerin de harcamalarını destekler. Öte yandan yüksek politika faizi oranları, kredi maliyetlerini artırır ve tüketicilerin harcama eğilimini düşürür; bu da hisse senetleri için aşağı yönlü trendi beraberinde getirebilir.
Ekonomik veriler, bazı sektörel farklılıkları da açığa çıkarır. Örneğin ekonomide büyüme dönemlerinde büyüme hisseleri olarak anılan teknoloji, sanayi ve tüketim malları sektörü de güçlü performans gösterir. Ancak ekonomi daralma sinyalleri veriyorsa, tüketimi kaçınılmaz ve mecburi olan sektörler ön plana çıkar. Gıda, sağlık ve kamu hizmetleri bu sektörlerin başında gelir.
Veri açıklamalarının borsa piyasasına etkisi
Veri açıklamalarının piyasa etkisini yakın dönemde yaşanmış gelişmeler üzerinden anlamaya ne dersin? ABD merkez bankası Fed’in Başkanı Jerome Powell, Ağustos 2024’te kamera karşısına geçti ve Jackson Hole Sempozyumu’ndaki konuşmasında “Politikayı ayarlamanın zamanı geldi” dedi. Bu, uzun süredir politika faizini tarihsel yüksek seviyelerde tutan ve faiz indirimlerine ne zaman başlayacağı merak konusu olan merkez bankasının en tepe isminden gelince, hisse senedi piyasaları bu haberi anında fiyatlamaya başladı. Powell’ın mesajları sonrası Dow Jones %1’e yakın, S&P 500 %1, Nasdaq ise %1,4 yükseldi.
Şimdi bir de 18 Aralık’taki 2024’ün son Fed toplantısına gidelim… Fed, o toplantıda politika faizini 25 baz puan düşürmesine düşürdü ancak, 2025 için görünüm kötüleşti. Önceki tahminlerde 2025 için 4 kez öngörülen faiz indirimleri son projeksiyonda 2’ye düşürüldü. Fed’in faizi bir süre daha yüksek seviyelerde tutacağına dair haberler, Dow Jones’a %2,58, S&P 500’e %2,95, Nasdaq Bileşik’e ise %3,56 değer kaybettirdi.
Şunu da unutmamakta fayda var: Bazen bu söylentiler o kadar uzun süre önce medyaya yansır ki, ekonomik verilerin potansiyel sonuçları çoktan fiyatlanmaya başlar. Eğer sonuçlar çok şaşırtıcı gelmezse, piyasada dikkate değer hareketler de görülmez.
Ekonomik veriler ve piyasa volatilitesi
Ekonomik verilerin ve makroekonomik yol haritasına dair beklentilerin piyasaları nasıl hareket ettirebildiğini ve sarsabildiğini yakın zamanda yaşanan örnekler üzerinden açıkladık. Başka bir deyişle “Piyasa beklentileri ve ekonomik verilerle uyumsuzsa borsa nasıl tepki verir?” sorusuna örneklerle yanıt verdik.
Buradan şu sonuca varıyoruz: Genelde kritik bir ekonomik gösterge açıklanacaksa, piyasalar o tarihten önce ve o tarihi takip eden günlerde daha dalgalı bir seyir izleyebilir. Zira yalnızca verinin kendisi değil, veriye dair ilerleyen saatlerde yapılan açıklamalar da piyasa hareketlerini şekillendirebilir.
- Ne yapmalı? Borsa yatırımcılığının altın kuralı, panik anlarında karar vermekten kaçınmalı ve psikolojini yönetebilmeyi öğrenmelisin Paparalı. Volatilite veya borsa dalgalanması döneminde alacağın yatırım kararları, kayıplarını artırabilir veya potansiyel fırsatlardan yararlanmanı engelleyebilir! Bir makro veri, olağanüstü sürprizler yaratmaz. Yaratsa dahi bunlar geçici etkilerden kaynaklanabilir. Ekonomik veriler genellikle geriden gelir. Piyasayı okumayı, ekonomik indikatörlerin dinamiklerini kavramayı önceliklendirmeli; ekonomik gidişatı da yatırım kararlarını alırken mutlaka hesaba katmalısın.
Sıkça Sorulan Sorular
Ekonomik veriler neden borsa piyasalarını etkiler?
Bir ülke ekonomisinin, dolayısıyla o ülke ekonomisine mensup şirketlerin kazançlarına doğrudan etkileyen ve ekonomik sağlığa dair ipuçları sunan ekonomik veriler, hisse senetlerinde aşağı ya da yukarı yönlü hareketliliklere sebep olabilir.
İstihdam verileri borsa hareketlerini nasıl yönlendirir?
Bir ülkede işsizlik artıyorsa bu, ekonomik görünümün kötüleştiği anlamına gelebilir. İşsizlik artışı, talepte azalmayı beraberinde getirir. Daha az talep, daha az ekonomik büyüme anlamına gelir ve bu da hisse senetleri için aşağı yönlü sonuçlar doğurur.
Enflasyon oranlarının yüksek olması borsa üzerinde nasıl bir etki yapar?
Yüksek enflasyon, merkez bankalarının politika faizi gibi araçlarla devreye girmesini gerektirir. Politika faizleri arttığında, borçlanma maliyetleri artar ve bu da şirketlerin maliyetlerini yukarı taşır. Öte yandan enflasyon, tüketici talebini de daraltır. Tüketici talebinin daraldığı ve şirket maliyetlerinin arttığı bir ortam, şirketlerin kazanç büyümesine olumsuz etki eder ve hisse senetlerinde düşüşe sebep olabilir.
Büyüme verileri borsa fiyatlarını nasıl etkiler?
Güçlü ve tam kapasite büyüme, bir ekonominin sağlıklı olduğuna işaret etse de, kapasite sınırları zorlandığında enflasyon kaçınılmazdır. Enflasyonist etki, merkez bankalarını devreye sokar ve bu yüksek faiz oranları uygulanması da şirketler açısından olumsuzdur. Ancak büyüme dönemleri genellikle teknoloji, sanayi gibi büyüme odaklı hisseler için olumludur.
Ekonomik verilerle borsa arasında bir korelasyon var mı?
Evet, ekonomik veriler ve borsa arasında korelasyon vardır. Ekonomik veriler piyasa hareketlerini ve daha orta vadede borsa trendlerini etkiler. Ancak bir borsa piyasasında fiyatlar çok sayıda göstergenin birlikte uyum içinde çalışmasıyla belirlenir. Dolayısıyla ekonomik veriler ve borsa arasındaki korelasyona dair tek ve tüm durumlarda geçerli bir korelasyon formülü yapmak kolay değildir.
İstihdam ve büyüme verileri borsa için hangi sektörleri ön plana çıkarır?
İstihdam ve büyüme verileri, ekonomik döngüye duyarlı hisse senetlerini ön plana çıkarır. İstihdam güçlüyse, tüketiciye duyarlı perakende, otomotiv, eğlence, turizm gibi sektörlerin öne çıkması beklenebilir. Finans sektörü için de olumlu bir görünüm çizilebilir. Öte yandan istihdam verileri negatifse sağlık, kamu hizmetleri gibi sektörler ön plana çıkar. Yüksek büyüme verileri ekonomik hızlanmaya işaret ettiği için teknoloji ve sanayi gibi sektörler dikkat çeker. Öte yandan yavaş büyüme dönemleri, yine temel tüketim ve sağlık sektörlerinde talebin süreceği dönemler olur.
Enflasyon oranlarının düşük olması borsa yatırımcıları için nasıl bir fırsat yaratır?
Düşük enflasyon, ekonomik istikrar anlamına gelir. Düşük enflasyon aynı zamanda düşük faiz ortamı demektir. Düşük faiz ortamında şirketler için yatırım yapmak ve borçlanmak daha kolaydır. Yatırımlar ise şirketlerin büyümesini, dolayısıyla kazanç büyümesini beraberinde getirir. Bu noktada faizlerin düşük olması, yatırımcıların büyüme potansiyeli yüksek sektörlerde kâr potansiyelini destekler.
Papara web sitesi, uygulaması, blog ve sosyal medya hesaplarında yer alan tüm paylaşımlar, duyurular ve sektör verileri bilgilendirme amacıyla yayımlanmaktadır. Paylaşımlar yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Bahsi geçen piyasa, sektör ve şirket verileri içeriğin hazırlandığı tarihe ait olup, güncel piyasa verilerini yansıtmayabilir. Paylaşılan sektör ve şirket bilgileri halka açık kaynaklardan temin edilmiş olup, bu kaynaklardaki verilerin eksik veya hatalı olmasından doğabilecek zararlardan Papara Elektronik Para A.Ş. sorumlu değildir.
- Endeks nedir, ne işe yarar?
- Piyasa değeri nedir, neden önemlidir?
- Hisse nasıl alınır? 4 adımda hisse alımı
- Nasdaq nedir? Nasdaq’a dair bilmen gereken her şey
- Fiyat / kazanç oranı nedir?
- Temel analiz ve teknik analiz nedir, nasıl yapılır?
- Ayı ve Boğa Piyasaları Hakkında Her Şey
- Halka arz nedir? Yatırımcı için neden önemlidir?
- Temettüye Dair Bilmen Gereken Her Şey
- Hisse senedi ne zaman alınır, ne zaman satılır?
- Hisse senedi yatırımı ve ticareti arasındaki farklar nelerdir?
- Aktif yatırım ve pasif yatırım nedir?
- Parça hisse senedi nedir?
- Hisse senedi nedir? Hisse senedi çeşitleri nelerdir?
- Borsa riskleri nelerdir? Borsaya yatırım riskli midir?
- Borsa nedir, borsa çeşitleri nelerdir?
- Borsa endeksleri nasıl yorumlanır ve analiz edilir?
- Borsa stratejileri: Kısa, orta ve uzun vadeli yatırım
- Likidite nedir? Hisse senedi seçiminde likiditenin önemi
- Blue chip hisse nedir, özellikleri nelerdir?
- Borsada emir tipleri nelerdir?
- Buy the dip nedir?
- Devre kesici nedir, ne zaman uygulanır?
- Hisse bölünmesine dair bilmen gerekenler
- Meme hisseleri: Tanım, örnekler ve daha fazlası
- Aktif kârlılık ve özsermaye kârlılığı nedir? Tanım, formül ve daha fazlası
- Volatilite nedir? Yatırımcı için anlamı nedir, neden önemlidir?
- Çeyrek raporu analizi nasıl yapılır?
- Fed nedir? Fed kararları piyasaları nasıl etkiler?
- Portföy nedir? Yatırım portföyü nasıl yapılır?
- İleri düzey Fibonacci analizleri
- Baz puan (basis point) nedir?
- Teknik analiz araçları: İndikatörler ve osilatörler
- İleri seviye temel analiz: Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı analizi
- Finansal tabloları anlamak: Yatırımcılar için en önemli gösterge ve oranlar
- Finansal krizler borsaları nasıl etkiler? Finansal krizler ve borsa üzerindeki etkileri
- Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri: İstihdam, enflasyon, büyüme
- Analist tahminleri nasıl yorumlanır?
- Delisting nedir? Şirketlerin hisse senetleri ne zaman borsadan çıkarılır?
- Makroekonomik veriler nedir, yatırımcılar için neden önemlidir?
- Pareto ilkesi nedir? Pareto ilkesi yatırımda nasıl uygulanır?