
Finansal krizler borsaları nasıl etkiler? Finansal krizler ve borsa üzerindeki etkileri
- 15 Dakikalık okuma
- 14 Şub 2025
- Finansal kriz nedir?
- Finansal krizler borsayı nasıl etkiler?
2.1. Tarihteki en önemli finansal krizler ve borsa tepkileri
2.2. Finansal krizlerde borsa yatırımcıları için riskler - Finansal krizin ardından: Borsada geri dönüş ve iyileşme
3.1. Borsa ve ekonomik kriz arasındaki ilişki
3.2. Finansal krizlerden korunma yolları
3.3. Krizler borsa dışındaki piyasaları nasıl etkiler? - Sıkça Sorulan Sorular
Kilit Noktalar
- Finansal kriz veya mali kriz, varlık fiyatlarının değerlerinde dramatik düşüşlerin yaşandığı, işletme ve tüketicilerin borçlarını ödeyemediği, finans kuruluşlarının likidite problemi yaşadığı, piyasalarda genel bir panik hâlinin hâkim olduğu dönemlerdir.
- Dünya tarihindeki en büyük iki finansal kriz 1929 Wall Street borsa çöküşü ve 2008 mortgage krizi olarak sayılabilir.
- Finansal krizler genellikle hisse senedi piyasalarını, borsayı olumsuz etkiler.
Selam Paparalı! Hisse senedi piyasalarını günde güne takip ettiğinde kayıpların veya kazançların genellikle sınırlı kaldığını, piyasaların belirli döngülerde belirli aralıklarda seyrettiğini fark etmeye başlarsın. Küresel ekonomiler için de bu böyledir; ekonomide en önemli hususlarında başında istikrar gelir. Ancak tabii geriye doğru baktığında, bunun her zaman böyle olmadığını, bazı dönemlerin diğerlerine kıyasla çok daha hareketli, dalgalı ve kayıplı olduğunu görürsün. Örneğin 2020’ye, küresel salgının ortaya çıktığı zamanlara gidelim… Ya da biraz daha geri gidelim ve 2008 küresel finansal krizini veya dünya tarihine geçen, sonrasında Büyük Buhran olarak anılacak dönemin başlangıcı sayılan 1929 borsa çöküşünü hatırlayalım… Bazen küresel ekonomideki ve piyasalardaki dengeler öyle bir bozulur ki, finans ve ekonomi tarihine geçen karanlık dönemler başlar. Papara olarak bu yazımızda, “finansal kriz” kavramının tanımından yola çıkarak yakın tarihteki en önemli finansal krizlere, finansal kriz dönemlerinde yatırımcı psikolojisine, kriz sonrası toparlanma döngülerine ve çok daha fazlasına odaklanıyoruz. Tarihin tozlu raflarına bizimle beraber dalmaya hazır mısın? 😎
Finansal kriz nedir?
Finansal kriz veya mali kriz, varlık fiyatlarının değerlerinde dramatik düşüşlerin yaşandığı, işletme ve tüketicilerin borçlarını ödeyemediği, finans kuruluşlarının likidite problemi yaşadığı, piyasalarda genel bir panik hâlinin hâkim olduğu dönemlerdir. Böyle dönemlerde yatırımcılar ellerindeki varlıkları bir an önce elden çıkarmaya çalışır veya ekonomik sisteme güvenlerini yitirerek bankalardaki tüm varlıklarını yastık altına taşımaya çalışır. Piyasa paniğini likidite krizi izler, tüm varlıkların değerlerinde riskli hareketlilikler görülür. Finansal krizler yalnızca bir sektöre, bölgeye, ülkeye de ait olabilir; derinleşip tüm sektörlere ve dünyanın geri kalanına da yayılabilir.
Peki, finansal krizler nasıl meydana gelir? Piyasalar genellikle rasyonel, dengeli, istikrarlı olduklarında ideal duruma ulaşır; ancak bazen piyasanın ortak aklı konumundaki rasyonalite ortadan kalkmaya başlar. Bir finansal krizin genellikle tek bir sebebi yoktur, birden fazla unsur bir araya gelmesi gelişmelerin bir krize dönüşmesini beraberinde getirir. Finansal kriz dönemlerinde genellikle kuruluşlar veya varlıklar aşırı değerlenmiş, bu köksüz coşku piyasa geneline yayılmış olabilir. Diğer yandan bir banka iflası söylentisi, piyasada paniği tetikleyebilir ve bu da krizle sonuçlanabilir. Kontrolsüz para politikaları, sistemik başarısızlıklar ve yapısal bozukluklar da günün sonunda finansal krizlerle sonuçlanır. Covid döneminde hatırlanabileceği gibi, öngörülemeyen bir küresel halk sağlığı krizi veya doğal felaket de finans piyasalarında krize sebep olabilir ve eğer kontrol altına alınmazsa finansal krizi beraberinde getirebilir. Ancak çoğunlukla bir krizin başlıca itici gücü, kontrol edilemeyen yatırımcı davranışı ve yatırımcı psikolojisidir. Bir endişe hâli kitleselleştiğinde çığ gibi büyür.
Finansal krizler borsayı nasıl etkiler?
Borsa İstanbul’da veya Amerika borsalarında işlem gören hisse senetleri, finans literatüründe “risk varlıkları” olarak anılır. Başka bir deyişle bu varlıklara yatırım yapan yatırımcılar, risk almış olur. Hisse senedi varlıkları ekonomik gelişmelere, makroekonomik göstergelere, jeopolitik gerginliklere veya diğer varlık sınıflarındaki hareketliliklere fazlasıyla duyarlıdır. Borsa piyasalarına yatırımcıların risk iştahı ve risk toleransı yön verir. Yatırım kararları için birden fazla teknik ve temel analiz göstergesi izleyen yatırımcılar, stratejilerini ve portföy yönetimi ilkelerini de buna göre belirler. Şayet bu göstergeler olumsuzluk sinyalleri taşıyorsa ve yatırımcı psikolojisi bu sinyalleri rasyonel bir biçimde yorumlayamazsa, borsada da satış trendi hâkim olmaya başlar. Üstelik bu satışlar o kadar hızlı gerçekleşir ki, bu hız ve kontrolsüzlük finansal krizi derinleştirir. Finansal krizlerin borsa üzerindeki etkisine dair daha ayrıntılı bilgiyi ilerleyen başlıklarda yaşanmış örnekler üzerinden anlatacağız. Şimdi hatırlayacağımız 5 Ağustos örneğini bir fragman gibi düşünebilirsin:
- 5 Ağustos 2024’te borsada ne oldu? Bir finansal krize dönüşmese de 5 Ağustos küresel piyasaların son dönemde yaşadığı en panik dolu günlerden biriydi. Hâlihazırda jeopolitik çatışmaların şiddetlendiği bir dönemde ABD’de işsizlik, 2021’den o güne kadarki en yüksek seviyesini kaydetti. Aynı sıralarda Japonya merkez bankası politika faizini artırdı ve bu iki ülkenin faiz farkını kâr aracı olarak kullanan yatırımcıların satışa geçmesi için sebep oldu. Asya piyasaları arasında Nikkei o gün %12,4 kayıpla 1987’den sonra en kötü günlük kapanışını yaptı. Güney Kore’de Kospi %8 geriledi. Volatiliteyi ölçen VIX endeksi Haziran 2020’den sonra görülmemiş seviyelere çıktı. ABD’nin yıldız hisseleri Apple, Microsoft, Tesla gibi şirketler piyasa açışından önce 1,5 trilyon dolar kaybetti. Tabii durum böyle olunca, BIST 100 de aynı gün %6’nın üzerinde değer kaybetti. Tüm dünyada özellikle riskli varlıklarda yaşanan bu seri satış dalgası, sadece birkaç saat içinde milyarlarca doların buharlaşmasına sebep oldu. Neyse ki korkulan olmadı ve bu satış dalgası, küresel finansal krizi beraberinde getirmedi; sert bir “düzeltme” olarak tarihe geçti.
Tarihteki en önemli finansal krizler ve borsa tepkileri
5 Ağustos örneğini, panik dalgasının varlık piyasalarına ne kadar hızlı ve büyük ölçekte yayılabildiğini açıklayabilmek için paylaştık. Bu başlıkta ise tarihe “finansal kriz” olarak not düşülen 3 büyük finansal krize odaklanacağız. 1929'daki Wall Street çöküşünü, 2008 küresel mali krizini, pandemiyi ele alacağız.
1929 Wall Street çöküşü ve Büyük Buhran
Yaklaşık 10 yıl sürecek ve modern tarihin en kötü ekonomik çöküşü sayılan Büyük Buhran (Great Depression) dönemini başlatan 1929 Wall Street çöküşü, Dow Jones endeksinin %13 gerilediği “Kara Pazartesi” olarak da biliniyor. İlk haftada büyük ölçekli panik satışlarının yaşandığı, endeksin eylülde kaydettiği zirveden %89’a kadar gerilediği günler, beraberinde yıllar sürecek bir durgunluk dönemini getirdi.
Büyük Buhran’ın sebebi neydi? 1929 borsa çöküşü, Dow Jones endeksindeki boğa yükselişini takip etti. O dönemin sanayi şirketleri, son 10 yılda üretkenliklerini bir hayli yükseltmiş, boğa piyasasının etkisiyle de hisse senetleri çok değerlenmişti. Üretkenlik artışına bakıldığında fiyat/kazanç (P/E) oranları 15 olan bu şirketlerin bu fiyatlarda işlem görmesi çok da anlamsız bulunmuyordu.
Ancak üretkenlik artışı, arz artışını da beraberinde getirdi; fakat arz fazlasını satın alabilecek alıcı yoktu. Arz ve talep dengesizliği zararına satışları beraberinde getirdi; bu da hisse senetlerinde büyük satışları beraberinde getirdi. Sonuçta 15 milyon ABD vatandaşının işini kaybettiği ve ABD’deki bankaların yarısının 1933’te iflas ettiği Büyük Buhran başladı.
2007-2008 krizi
2007’de sinyalleri ortaya çıkmaya başlayan ve etkileri 2008 belirgin bir biçimde hissedilen 2008 küresel finansal krizi, Büyük Buhran’dan sonraki en kötü ekonomik felaket olarak anılıyor. ABD’de ortaya çıkan ve 2008’de Çin merkezli Lehman Brothers bankasının iflasıyla sonuçlanarak küresel bir bankacılık krizine dönüşen 2008 krizinin temel sebebi, krediler olarak öne çıkıyor. Hasarın yayılmasını sınırlamayı amaçlayan kurtarma paketleri ve diğer önlemler başarılı olamadı ve sonuç, küresel bir resesyon oldu.
2008 krizinin sebebi neydi?
Geri gidelim: 2001’de ABD merkez bankası Fed, politika faizini %6,5 seviyelerinden %1,75’e kadar çekti. Bu düşük faiz, bankaların tüketici kredilerini özellikle kredi notu yüksek müşterilerine daha düşük faiz oranlarıyla (prime) vermelerini beraberinde getirdi. Bankalar, düşük faizlerin etkisiyle daha yüksek riskli müşterilere daha yüksek faizlerle (subprime) kredi verebilme cesareti de buldu. Bu gelişmeler; 90’ların sonunda, 2000’lerin başında, spekülasyonal yönlendirilen, içsel değerin çok ötesinde fiyatlanan bir konut piyasası, daha doğrusu konut balonu yarattı. Regülatif ortam, bankaların daha riskli krediler sunabilmesine de olanak tanıdı.
Konut fiyatları arttıkça borçlular, borçlarını yapılandırabilir, evlerinin artan değerinin etkisiyle kredi çekebilir hâle geldi. Bankalarsa bu riskli kredileri menkul kıymete dönüştürüp diğer bankalara ve yatırımcılara satmaya başladı. Bu sistem bankalar için kârlı görünse de konut piyasasındaki spekülatif artışların sürmesini gerekli kılıyordu. Büyük Buhran’dan sonra istikrarsızlığın geride kaldığına inanan finans sektörü, büyüyen riskli kredi problemini ve konut piyasasındaki spekülasyonu göremedi.
Konut fiyatlarında aşağı yönlü hareketler, borçluların borçları ödeyememesine, bu da batık kredilerin artışına yol açtı. Yatırımcılar sahip oldukları menkul kıymetleştirilmiş bu borç risklerinin bir piyasası olmadığını fark ettiğinde ise, “batması çok zor” görünen ve batması durumunda tüm finansal sistemi tehdit eden Lehman Brothers ve Bear Stearns gibi bankalar iflas etti. Takip eden beş yılda 450 banka iflas açıkladı.
2007 sonlarında Lehman Brothers’ın iflasıyla başlayan süreç, aynı günlerde Dow Jones endeksinde sert satışları beraberinde getirdi. Borsa endeksleri takip eden yıl boyunca iyileşme göstermedi ve yıllarca süren kazanımlar geri verildi. Eylül 2008’de Dow Jones endeksi, Ekim 2007’deki değerinin %54’ünü kaybetmişti. Kriz, 2008’de tüm dünyaya yayıldı. Ekonomik büyüme durdu, küresel durgunluk baş gösterdi ve işsizlik rekor seviyelere çıktı.
Covid-19 pandemisi krizi
2020’den itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan ve iş yapma biçimlerini kökten değiştiren Covid-19 pandemisi de borsada büyük ölçekli çöküşlere neden oldu. Şubat 2020’de başlayan borsa çöküşü, Covid-19’un pandemi kabul edildiği marta doğru şiddetlendi. S&P 500 20 Şubattan 23 Mart 2020’ye kadar olan periyotta değerinin %30’undan fazlasını kaybetti.
- Covid-19 bir ekonomik kriz yarattı mı? Büyük Buhran ve 2008 kriziyle kıyaslandığında Covid-19’un piyasa etkisi görece sınırlı oldu. Küresel çapta yaşansa dahi ulusal ekonomiler Covid-19’un kısa vadeli etkilerine karşı çabuk toparlandı. Nisan 2020’nin başlarında S&P 500, Ağustos 2020’deki pandemi öncesi zirvesini aşmayı başarmıştı. Ancak Covid-19’un etkisi, devamında değişen küresel konjonktürle 2025’e kadar kısmen uzadı. Merkez bankalarının Covid sonrası uyguladığı gevşek para politikaları, küresel enflasyon olarak geri döndü ve uluslar, ancak 2025’in başlarında enflasyonu istenen seviyelere geri çekebilme konusunda yol almayı başarabildi. Öte yandan sektörel liderlik de bu dönemde değişti. Pandemiyle yaşanan teknoloji büyümesi ve onu izleyen, bugüne hâkim olan yapay zeka trendi; verimlilik, üretkenlik, inovasyon gibi kavramlardaki anlayışları baştan yazdı.
Finansal krizlerde borsa yatırımcıları için riskler
Finansal krizler, birden fazla ana nedenden köklenebilir Paparalı. Örneğin kimisi bazı sektörlerin veya varlıkların aşırı büyümesiyle oluşan balonların etkisiyle başlar; kimileri hükümetlerin kamu borçlarının zirvelere ulaşmasından kaynaklanır. Bazen kredi problemleri büyük çöküşleri beraberinde getirebilir, bazen sadece borsada yayılan bir panik bir krizin başlangıcı olabilir. Yine de borsa krizleri çoğunlukla borsa piyasalarının kısa sürelerde aşırı değer kayıplarıyla sonuçlanır. Bu da borsa yatırımcıları için en büyük risklerin başında gelir. Özetleyelim:
- Sert kayıpla ve portföy erimesi: Borsa yatırımcıları, finansal kriz dönemlerinde hisse senetlerinde tuttukları varlıklarını kaybedebilir. Yalnızca hisse senetleri değil, diğer finansal varlıklar da bu kriz koşullarından etkilenebilir.
- Likidite sorunu: Yatırımcılar likit olmayan hisse senedi, gayrimenkul, kıymetli maden gibi varlıklarını nakite çevirmek istese de paniğin hâkim olduğu piyasa koşullarında yaşanan likidite problemi, yatırımcıların bu isteği yerine getirememelerine sebep olabilir.
- İşsizlik ve diğer sistemik riskler: Finansal krizlerin etkileri genişlediğinde işsizlik, enflasyon, resesyon gibi daha olumsuz ekonomik senaryolar devreye girer. Bu sistemik riskler, refah kaybına neden olur.
- Panik satışları: Yatırımcılar, kriz anlarında yatırımcı psikolojisiyle başa çıkamayarak dalgalı piyasa koşullarında duygusal kararlar verebilir. Panikle yapılan bu satış veya alımlar, daha büyük kayıplarla sonuçlanabilir.
Finansal krizin ardından: Borsada geri dönüş ve iyileşme
1929 ve 2008 krizleri küresel tarihte o kadar derin izler bıraktı ki, bugün hâlâ hem derslerde okutuluyorlar; hem de referans olarak kullanılıyorlar. Başka bir deyişle bugünün finans otoriteleri, piyasa koşullarının dinamiklerini bu sonuçları talihsiz uygulamalı deneyler üzerinden sürekli pratik etmeye devam ediyor. Finansal krizler, tam da bu sebepten sonsuza kadar sürmüyor. Krizin derinliği, ölçeği, kapsamı uzunluğa dair de ipuçları sunsa da, insanlığın mevcut bilgi birikimi ve iktisat bilimindeki ilerlemeler, finansal krizlerden geri dönüş ve piyasa iyileşmesi için çeşitli reçeteler oluşturulmasını mümkün kılıyor.
- Hükümetler ve merkez bankaları devreye girer: Eğer sektörel veya bölgesel krizler baş gösterirse, hükümetler çeşitli teşvik programları, likidite destekleri ve politika hamleleriyle yatırımcı güvenini tesis etmek için devreye girer. Örneğin Çin, dezenflasyonist ekonomisini toparlamak ve tüketici talebini teşvik edebilmek için bir süredir çeşitli önlemler ve teşvikler açıklıyor, bir paket üzerinde çalışıyor.
- Uluslararası kuruluşlar oyuna dâhil olur: Eğer problemler daha bölgesel ve ülke ekonomilerinin içinden çıkamayacağı boyutlardaysa ve hükümetler de bu konuda destek talep ederse, Uluslararası Para Fonu gibi kuruluşlar, çeşitli acı reçetelerle yeni ekonomi rejimlerinin uygulanmasına rehberlik ediyor.
- Adeta bir “ekonomik olağanüstü hâl” ilan edilir: Ortaya çıkan finansal kriz, regülatif yani düzenleyici ortamdaki eksiklikler sebebiyle, hükümetler ve mali otoriteler, daha sıkı düzenleyici rejimler uygulayarak işleri toparlayana kadar denetimi artırıyor.
Günün sonunda tüm bu müdahaleler bir ekonominin sağlığına yönelik temel göstergelerde iyileşmeyi beraberinde getiriyor. İyileşen göstergeler de yatırımcı güvenini tazeliyor, piyasa katılımını artırıyor ve iyileşme süreci hızlanıyor.
Borsa ve ekonomik kriz arasındaki ilişki
Yazının en başında söylediğimiz gibi, borsalar ülkelerin dinamik, tüm dünyanın erişebildiği, risk varlıklarının alınıp satılabildiği pazarlardır. Borsada işlem gören tüm şirketler, o ülkelerin ekonomik koşullarından etkilenir. Örneğin asgari ücret işveren maliyetlerine yansır; yüksek enflasyon üretim maliyetlerini artırır; artan krediler ve temerrüt riskleri yine borçlu işletmeler için likidite problemlerine yol açabilir. Dolayısıyla bir ekonomide temel göstergeler kötüye gidiyorsa ve ekonomik kriz kapıdaysa, borsa yatırımcıları da bu haberin piyasa bileşenleri için iyi olmadığını anlar, piyasa davranışları bu olumsuz hissiyatı yansıtır ve yatırımcılar satıcı pozisyonuna geçer.
Finansal krizlerden korunma yolları: Finansal krizlerde borsa stratejileri ve yatırımcı davranışları
Finansal kriz dönemlerinin panikle, endişeyle, korkuyla ve piyasa belirsizliğiyle örülü olduğunu daha önce dile getirdik. Belirsizlik dönemleri ise genelde piyasada riskli kararların alındığı dönemlerle denk düşüyor. Yatırımcıların finansal krizlerden en az zararla kurtulabilmeleri için ne çok cesur, ne çok çekingen; ne çok iştahlı ne de çok riskten kaçma eğiliminde olması gerekiyor. Sağlam, çelik gibi bir yatırımcı psikolojisi, yatırımcı reaksiyonlarının da bir o kadar makul olmasını sağlıyor. Fakat, bir kriz dönemine girmeden öne yapılması gerekenler de yok değil:
- Hedging ve portföy çeşitlendirme: Türkçeye riskten korunma olarak çevrilebilecek olan hedging, yatırımcıların mutlaka uygulaması gereken stratejilerin başında geliyor. Her seviyede ve her ölçekte yatırımcının portföy çeşitlendirmesi yapması, etkileri dalga dalga yayılan finansal krizlerin sebep olabileceği zararları da sınırlıyor. Ayrıntılarına daha sonraki yazılarda örneklerle değineceğimiz hedging ve çeşitlendirme kavramını şöyle özetleyelim. Bir yatırım portföyünde risk almaya uygun veya riskten kaçmak için ideal dönemler için farklı varlıklara, farklı ağırlıklarda yer verilmeli. Örneğin bir portföyde hem hisse senedi, hem nakit, hem gayrimenkul, hem de kıymetli madenler bulunmalı.
- Panikten kaçınma: Unutma Paparalı, kriz sürecinin en büyük zorluğu, yatırımcı psikolojisidir! Bir riskin krize dönüşmesinin itici güçlerinden biri de hızla yayılan panik havasıdır. Bu noktada satış veya alım kararlarını hızlı vermemek, karar verirken sağlam gerekçeler bulmak önemlidir.
- Risk iştahını bilerek yatırım yapma: Yatırım için ayırdığın ana para risk iştahınla uyumluysa, özellikle kısa süreli krizlerde yaşanabilecek paniklere karşı savunman da daha güçlü olur. Ne kadar risk alabildiğini, ne kadar kaybı göze alabildiğini bilmek, sana piyasada esnek yatırımcı tepkisi verme şansı sağlar.
Krizler borsa dışındaki piyasaları nasıl etkiler?
Elbette finansal kriz dönemlerinin etkileri yalnızca borsada hissedilmiyor. Hisse senedi piyasalarının yanı sıra döviz piyasaları, tahvil piyasaları, emlak piyasası ve kıymetli maden piyasası da genellikle ekonomik krizlerden etkileniyor.
- Döviz piyasası: Finansal kriz dönemleri ekonomik güveni sarstığı için yatırımcılar itibari para birimlerinden, yani ülkelerinin paralarından çıkarak daha güvenli gördükleri dövize yönelme eğilimi gösteriyor. Bu da kurlarda dalgalanmalara sebep oluyor.
- Tahvil piyasaları, krizin nereden kaynaklandığına, hükümetin bütçesine ve mali durumuna göre farklı hareket edebiliyor. Eğer ülke ekonomisi, ülke bütçesi güçlüyse, tahviller riskli dönemlerde yatırımcı tercihi oluyor ve bu da tahvil fiyatlarını artırıyor. Öte yandan hükümetlerin borçlanma kapasitesine dair şüpheler büyür ve kriz derinleşirse tahvil piyasalarında da satış görülüyor.
- Kıymetli madenler: Altın gibi varlıklar genellikle risk varlıklarının dalgalandığı dönemlerde yükseliş eğilimi gösteriyor. Ancak krizin boyutu küresel ekonomiyi geri götürecek ölçekteyse altının piyasa hareketleri de o dönemin koşullarına göre belirleniyor.
Sıkça Sorulan Sorular
Finansal krizler borsayı nasıl etkiler?
Finansal krizler, hızlı yayılan bir panik hâlini ve ekonomiye duyulan güveni zedeler. Kriz anlarında risk varlıklarının başında gelen borsalarda yoğun satışlar görülür. Hisse senetleri aylar boyunca elde ettikleri kazanımları kitleselleşen bir panik anında günler içinde kaybedebilir.
Borsa kriz sırasında neden düşer?
Krizler yatırımcı reaksiyonlarını bir zincir etkisiyle tetikler. Genel trend satış yönlü değişirse ve bu hızlanırsa, pek çok yatırımcı panik hâlinde duygusal kararlar alır ve satışa katılır. Satış eğilimi çığ gibi büyür. Finansal krizler genellikle güveni zedelediği ve belirsizlik ortamı yarattığı için varlıklardan çıkışı ve satışları beraberinde getirir.
Kriz döneminde hangi stratejiler etkili olur?
Kriz dönemi öncesinde risk iştahı ve risk toleransı bilinerek alınan yatırım kararları, atılabilecek adımların başında gelir. Kriz dönemlerinde nakit tutmak, altın veya devlet tahvilleri gibi genellikle "güvenli liman" özellikleriyle öne çıkan varlıklara yönelmek, kısa vadede çok alım-satım yapmamak ve mümkün olduğunca az işlem yürütmek işe yarayan stratejilerin başında gelir. Bu gibi stratejiler kayıpların büyümesinin önüne geçer ve portföy değerinin korunmasına yardımcı olur.
Borsa krizden ne zaman toparlanır?
Borsa krizden piyasada yeterli seviyede güven oluştuğunda, piyasa katılımcıları oyuna bir bir dâhil olduğunda toparlanmaya başlar. Toparlanma öncesinde dip görülmüştür. Piyasada güvenin oluşması ise krizin mali otoriteler ve iş dünyası tarafından nasıl yönetildiğiyle ve onu takip eden temel göstergelerdeki iyileşmelerle ilgilidir.
Yatırımcılar krizden nasıl korunur?
Borsa yatırımcıları için krizden korunmanın en etkili stratejisi portföy çeşitlendirmedir. Önce hisse senetleri arasında yapılacak sektörel çeşitlendirme, sonra da diğer varlık sınıflarının katılımıyla yapılacak portföy çeşitlendirmesi, riskten korunmanın başlıca yoludur. Zira finansal varlıklar çoğu durumda ters korelasyonla hareket eder. Örneğin küresel risklerin arttığı durumlarda güvenli liman olarak tabir edilen altın veya devlet tahvili gibi varlıklar yükselirken, risklerin azaldığı zamanlarda hisse senedi gibi varlıklar değer kazanabilir.
Finansal krizler sadece borsayı mı etkiler?
Finansal krizler sadece borsayı etkilemez. Finansal krizler, hisse senetlerinin yanı sıra döviz kurunu, devlet tahvili fiyatlarını, gayrimenkul piyasasını ve diğer mal/hizmet piyasalarını da etkiler. Krizin derinliği, kaynağı, etkileri; hangi varlıkların krizden ne ölçüde etkileneceği konusunda belirleyici olur.
Papara web sitesi, uygulaması, blog ve sosyal medya hesaplarında yer alan tüm paylaşımlar, duyurular ve sektör verileri bilgilendirme amacıyla yayımlanmaktadır. Paylaşımlar yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.
Bahsi geçen piyasa, sektör ve şirket verileri içeriğin hazırlandığı tarihe ait olup, güncel piyasa verilerini yansıtmayabilir. Paylaşılan sektör ve şirket bilgileri halka açık kaynaklardan temin edilmiş olup, bu kaynaklardaki verilerin eksik veya hatalı olmasından doğabilecek zararlardan Papara Elektronik Para A.Ş. sorumlu değildir.
- Endeks nedir, ne işe yarar?
- Piyasa değeri nedir, neden önemlidir?
- Hisse nasıl alınır? 4 adımda hisse alımı
- Nasdaq nedir? Nasdaq’a dair bilmen gereken her şey
- Fiyat / kazanç oranı nedir?
- Temel analiz ve teknik analiz nedir, nasıl yapılır?
- Ayı ve Boğa Piyasaları Hakkında Her Şey
- Halka arz nedir? Yatırımcı için neden önemlidir?
- Temettüye Dair Bilmen Gereken Her Şey
- Hisse senedi ne zaman alınır, ne zaman satılır?
- Hisse senedi yatırımı ve ticareti arasındaki farklar nelerdir?
- Aktif yatırım ve pasif yatırım nedir?
- Parça hisse senedi nedir?
- Hisse senedi nedir? Hisse senedi çeşitleri nelerdir?
- Borsa riskleri nelerdir? Borsaya yatırım riskli midir?
- Borsa nedir, borsa çeşitleri nelerdir?
- Borsa endeksleri nasıl yorumlanır ve analiz edilir?
- Borsa stratejileri: Kısa, orta ve uzun vadeli yatırım
- Likidite nedir? Hisse senedi seçiminde likiditenin önemi
- Blue chip hisse nedir, özellikleri nelerdir?
- Borsada emir tipleri nelerdir?
- Buy the dip nedir?
- Devre kesici nedir, ne zaman uygulanır?
- Hisse bölünmesine dair bilmen gerekenler
- Meme hisseleri: Tanım, örnekler ve daha fazlası
- Aktif kârlılık ve özsermaye kârlılığı nedir? Tanım, formül ve daha fazlası
- Volatilite nedir? Yatırımcı için anlamı nedir, neden önemlidir?
- Çeyrek raporu analizi nasıl yapılır?
- Fed nedir? Fed kararları piyasaları nasıl etkiler?
- Portföy nedir? Yatırım portföyü nasıl yapılır?
- İleri düzey Fibonacci analizleri
- Baz puan (basis point) nedir?
- Teknik analiz araçları: İndikatörler ve osilatörler
- İleri seviye temel analiz: Bilanço, gelir tablosu ve nakit akışı analizi
- Finansal tabloları anlamak: Yatırımcılar için en önemli gösterge ve oranlar
- Finansal krizler borsaları nasıl etkiler? Finansal krizler ve borsa üzerindeki etkileri
- Ekonomik veriler ve piyasaya etkileri: İstihdam, enflasyon, büyüme
- Analist tahminleri nasıl yorumlanır?
- Delisting nedir? Şirketlerin hisse senetleri ne zaman borsadan çıkarılır?
- Makroekonomik veriler nedir, yatırımcılar için neden önemlidir?
- Pareto ilkesi nedir? Pareto ilkesi yatırımda nasıl uygulanır?