
Hisse senedi yatırımı yaparken bilmen gereken temel kavramlar
- 25 Mar 2025
- 11 Dakikalık okuma
Anahtar Bilgiler
- Hisse senedi yatırımcılarının en çok karşılaşacağı kavramlar arasında borsa, endeks, temel analiz, teknik analiz gibi kavramlar yer alır.
- Yatırımcılar, yatırım kararlarını şirketlerin finansal performanslarına, piyasa koşullarına, makroekonomik göstergelere göre verebilir.
- Yatırımcılar risk yönetimi için işlem hacmi yüksek, likiditesi fazla hisse senetlerine yönelmeli ve gerektiği durumlarda farklı emir türlerini kullanmalıdır.
Selam Paparalı! Yatırımın uzun bir yol olduğunu, ömrün boyunca sürecek bir maraton olduğunu her fırsatta vurguluyoruz. Bu yazımızda, bu maratonun başlangıç çizgisinde bilmen gereken başlıca kavramları derliyoruz. Papara Invest Blog’da yer alan diğer yazılarda ayrıntılarına ulaşabileceğin yatırıma dair 10 temel kavramı bir araya getirdiğimiz bu yazı, bir çeşit başucu yazısı olsun; finansal okuryazarlığını en temelden katkıda bulunsun istiyoruz. Hisse senedi, borsa ve piyasa işleyişi, hisse senedi fiyatlarının nasıl belirlendiği, emir türlerinin ne olduğu gibi sorulara dair ayrıntılı yanıtlara ulaşabileceğin yazımıza hoş geldin! Vakit kaybetmeden başlayalım. 😎
Hisse senedi nedir?
İngilizcede stock veya equity olarak bilinen hisse senedi, bir şirketin mülkiyetini, sahipliğini temsil eden bir menkul kıymettir. Borsa İstanbul jargonunda “kağıt” olarak da ifade edilen hisse senedi, sahip olan yatırımcılara, şirketin varlıklarının ve kârının toplamından bir miktar pay verir. Bu miktar, tutulan hisse senedi adedine göre belirlenir. Hisse senedi sahipleri, söz konusu şirketin ortağı olur. Bu ortaklık, temettü ödeyen şirketlerde, hisse senedi sahiplerinin şirketin ettiği kârdan payları ölçütünde yararlanmasını sağlar. Şirketin organizasyon yapısına göre hissedarlara oylama yapısı sunulur. Burada hisse senedi sınıfları gibi kavramlar devreye girebilir. Bir bakıma hisse senedi sahipliği, riskleri paylaşmaktır. Dolayısıyla şirket kötü performans gösterdiğinde kâr payı ödemez, daha da kötü performans gösterir ve kötü yönetilirse iflas gibi olumsuz durumlarla karşı karşıya kalabilir. Bu da yatırımcıların da zarara uğrama ihtimalini ortaya çıkarır.
Borsa ve piyasa işleyişi nasıldır?
Borsa; hisse senedi, tahvil, emtia ve diğer yatırım araçlarının alınıp satıldığı yerdir. Borsanın çalışma prensibi arz ve talep ilişkisidir. Borsalarda, ilgili ülkenin sermaye piyasalarını düzenleyen otoritesi tarafından yetkilendirilen aracı kuruluşlar veya bu kuruluşlara kayıtlı yatırımcılar işlem yapabilir. Türkiye’de sermaye piyasalarını denetlemekle yükümlü kurum, Sermaye Piyasası Kurulu’dur. ABD’de menkul kıymet piyasalarını denetleme ve düzenleme yetkisi ise ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na aittir.
Halka açık şirketler, şirketlerinin halka açık bölümlerini hisse senedi olarak piyasaya arz eder. Alıcılar alış emri, satıcılar ise satış emri iletir. Bu emirler, aracı kuruluşların sistemleri üzerinden borsaya iletilir ve ticaret gerçekleştirilir. Bu ticaret, sermaye piyasasını düzenleyen yasalar uyarınca belirlenmiş işlem saatlerinde gerçekleştirilir. Arz ve talep dengesi, hisse senedi fiyatlarını belirler. Örneğin; satıcı çoksa hisse senedi fiyatı aşağı yönlü hareket eder, öte yandan alıcı çoksa, yani talep çoksa piyasadaki hisse senedi sayısı azalacağı için fiyat da yukarı yönlü hareket eder.
Hisse senedi fiyatları nasıl belirlenir?
Hisse senedi fiyatı, bir şirketin halka arz sürecinde, halka arza aracılık eden yatırım kuruluşunun ve konsorsiyumun yaptığı değerleme faaliyetleriyle belirlenir. Bir başlangıç fiyatı belirlenir ve halka arz gongu çaldığında söz konusu şirketin hisseleri borsada işlem görmeye başlar. Halka arza katılım gösteren yatırımcılar, katılımcı sayısı ve hisse dağıtım stratejisine göre halka arz olan şirketten belirli miktarlarda hisse senedi satın almış olur. Şirket borsada işlem görmeye başladıktan sonra mevcut alış ve satış taleplerine göre fiyat seviyesi hareket eder. Yatırımcıların alış ve satış talepleri ise birden fazla koşuldan etkilenebilir. Fiyat hareketlerine sebep olan başlıca unsurlar iki başlıkta özetlenebilir:
- Şirketin finansal performansı ve yönetimsel gelişmeler: Yatırımcılar, bir şirketin hisse senedinin almaya veya satmaya değer olduğuna karar verirken şirketin finansal performansına ve yönetimsel gelişmelerine odaklanır. Halka açık her şirket, kanunlar gereği çeyreklik dönemlerde finansal performanslarına dair gelir tablosu ve bilanço gibi verilerini kamuoyuyla paylaşmak zorundadır. Şirketin o çeyrekte gösterdiği finansal performans ve ilerleyen dönemlere ilişkin tahminleri, yatırımcı davranışlarını etkiler. Öte yandan şirketlerin imzaladığı yeni iş ilişkisi anlaşmaları, CEO değişiklikleri, üst düzey yönetimde yapılan atamalar gibi kurumsal gelişmeler de hisse senedi fiyatlarını etkiler.
- Ekonomik koşullar: Şirketlerin borsa performanslarını etkileyen bir diğer unsur da ekonomik koşul ve gelişmelerdir. Enflasyonist ortamlarda merkez bankaları tarafından uygulanan yüksek politika faizi stratejisi, şirketlerin kârlarını baskılama potansiyeli taşır. Öte yandan yükseliş trendinde olan enflasyon verisi, tüketicilerin alım gücünü sınırlayacağı için şirketlerin gelir ve kârında düşüşe sebep olabilir. Bu gibi makroekonomik koşullar, hisse senedi fiyatlarının ve daha genel anlamda endeks seviyelerinin hareketlerinde rol oynar.
Temel analiz ve teknik analiz nedir?
Borsada işlem yapan yatırımcılar, kısa ve uzun vadeli yatırım hedeflerine uygun yatırım stratejileri belirlemek için çeşitli teknik ve yöntemler geliştirmiştir. Temel analiz ve teknik analiz, uygulanan yöntemlerin başında gelir.
- Temel analiz: Temel analiz, bir şirketin yatırım yapmaya değer olup olmadığını belirlemek için finansal performansın, satış başarısının, yönetim stratejisinin incelendiği analiz yöntemidir. Yatırımcılar, piyasa koşullarını ve makroekonomik gelişmeleri de hesaba katarak, inceledikleri hisse senedinin yeni dönemin koşullarına uyum sağlama gücünü ölçümler. Temel analizde hedef, bir hisse senedinin gerçek değerini belirlemektir. Bunun için finansal tablolar ve bilanço yakından incelenir. Yatırımcılar kârlılık likidite, sermaye yapısı gibi ayrıntıları belirlenmiş formül ve metodolojilerle değerlendirir ve hisse senetlerinin potansiyeline göre ucuz ya da pahalı olup olmadığına karar vererek yatırım stratejisini bu karara göre şekillendirir.
- Teknik analiz: Teknik analizde ise yatırımcılar, geçmiş fiyat hareketlerinden borsanın, endeksin veya bir hisse senedinin gelecek hareketlerini öngörmeye çalışır. Teknik analizde osilatörler ve indikatörlerden yararlanılır. Yatırımcılar, teknik analiz yaparken belirli periyotlarda görülen fiyat hareketlerinin grafikte çizdiği desen ve örüntüleri inceler. Bu örüntülerden ve fiyat performansından hareketle destek ve direnç seviyeleri belirlenir, trend analizi yapılır. İlgili varlığa yönelik yatırımcı ilgisinin gücü ve potansiyeli fiyat hareketlerinin izlediği örüntülerden çıkarsanır.
Yukarıdaki anlatımlar teknik ve temel analize dair genel bir bakış sunar. Her iki yöntem de uzun yıllardır kullanılan, literatüre geçmiş yöntem ve stratejilere sahip olan, matematikten veya rasyonel çıkarımlardan güç alan borsa analizi yöntemleridir.
Lot nedir? Emir türleri nelerdir?
Lot kavramı, borsada veya yatırım piyasalarında bir birimdir. Bir hisse senedi, bir lot olarak tariflenir. Genellikle halka arz süreçlerinde karşına çıkması muhtemel bu kavram, bir halka arzda yatırımcı başına düşecek hisse senedi sayısını adlandırmak için kullanılır. Örneğin 12-13-14 Şubat 2025 tarihlerinde talep toplayan Balsu Gıda’nın halka arzı kapsamında 278 milyon lot halka arz edilmiş, bu halka arz kapsamında bireysel yatırımcılara ortalama 841 lot dağıtımı gerçekleştirilmiştir. Bir lotun bir hisse senedi anlamına geldiği formül Borsa İstanbul’da geçerlidir. ABD borsalarında 1 lot, 100 adet hisse senedine karşılık gelir. Bu durumda, bir yatırımcı 5 lot almak istediğinde, BIST’te eline geçecek hisse senedi sayısı 5 olacakken, ABD borsalarında 500 adet hisse senedi satın alınmış olur.
Borsada işlemler, lot / hisse senedi alış satış emirleri ile gerçekleştirilir. Bu alış satış emirleri, farklı türlere ayrılır. Bu türler, farklı amaçlarla kullanılır ve risk yönetiminde önemli bir rol üstlenir.
- Piyasa emri: İngilizcede market order olarak ifade edilen bu emir türü, işlemlerin fiyat koşulu olmaksızın borsada anlık olarak gerçekleşmesi için verilen standart emir türüdür. Örneğin bir yatırımcı, 50 TL değerindeki bir hisse senedi almak istediğinde piyasa emri verirse, o anki en uygun fiyattan hisse senedini alabilir.
- Limit emir: İngilizcede limit order olarak anılan bu emir türünde koşul olarak bir fiyat belirtilir. Örneğin 50 TL’lik bir hisse senedini 48 TL’den satın almak isteyen yatırımcı, limit emir verebilir. Hisse senedi 48 TL’ye düşene ve işlem gerçekleşene kadar, verilmiş emir aktif olarak bekler, iptal olmaz.
- Stop-loss emir: Borsalarda karşına çıkabilecek bir emir türü de stop-loss, yani kaybı durdur emirdir. Bu emir türü temelde zararı belirlenen bir seviyeye gelindiğinde durdurmaya yarar. Örneğin bir yatırımcının elinde 50 TL’den satın aldığı bir hisse senedi var. İlgili hisse senedi 48 TL’den daha düşük bir fiyata gerilediğinde, elde edilecek zararı durdurmak için stop-loss emir verebilir. Bu sayede yatırımcı daha fazla zarar etmeden, belirlediği fiyattan hisse senedini anında satar.
Özellikle limit emir ve stop-loss emir gibi emir türleri, yatırımcıların risk yönetimi yapmasını kolaylaştırır. Stop-loss ile zararlar otomatik bir şekilde sınırlandırılırken limit emir ile bir varlık yatırımcının standartlarına ve stratejisine göre belirlediği fiyattan alınır veya satılır.
Temettü (kâr payı) ve temettü verimi
Temettü ödeyen şirketler, bir dönem sonunda elde ettikleri kârı nakit veya hisse senedi olarak yatırımcılarına dağıtır. Başka bir deyişle temettü, şirketin belirli bir dönemde elde ettiği kârdan, yatırımcılara düşen kâr payıdır. Temettü hesaplanırken brüt temettü ve net temettü gibi iki kavram karşımıza çıkar. Brüt temettü, şirketin açıkladığı temettü tutarının toplamını gösterir. Net temettü ise şirket ortaklarına, sahip oldukları pay adedince verilecek, vergiler düşüldükten sonra kalacak net temettü miktarını tanımlar. Hisse başına temettü, toplam temettünün dolaşımdaki hisse sayısına bölünmesiyle hesaplanır.
Temettü verimi, özellikle uzun vadeli yatırım stratejisi izleyen yatırımcılar tarafından takip edilen göstergelerden biridir. Zira temettü veya kâr payı dağıtan şirketlerin bunu uzun yıllar boyunca kesinti yaşanmadan sürdürmesi öngörülür. Bunu başarabilen şirketler, finansal performansı güçlü, kârlılığı yerinde şirketler olarak görülür. Temettü verimi de, bir şirketin hisse senedi fiyatına göre yıllık bazda ödediği kâr payını gösteren bir yüzde orandır. Temettü verimi hesaplanırken hisse başına temettü, hisse fiyatına bölünür ve yüzle çarpılır. Hemen örnekleyelim:
- Diyelim ki X şirketi 20 milyon TL temettü dağıtıyor.
- Piyasada dolaşımda 10 milyon adet hisse senedi var.
- Hisse fiyatının da 50 TL olduğunu varsayalım.
Hisse başına temettü: 20 milyon / 10 milyon = 2 TL
Temettü verimi: (2/50) x 100 = %4
Temettü verimi, bir şirketin hisse senedi fiyatına göre ödediği temettü miktarının kıyaslanabilirliğini sağlayan bir orandır. Ancak uzun yıllar boyunca temettü verimi yüksek olan şirketler her zaman avantajlı olmayabilir. Zira bu temettü politikasının sürdürülebilirliği sorgulanabilir. Öte yandan yatırımcılar, temettü dengesini şirketin büyüme oranlarıyla birlikte değerlendirmelidir.
Volatilite ve risk yönetimi
Geldik başka bir kavrama. Volatilite, bir menkul kıymetin veya endeksin fiyat dalgalanmalarının ölçümünü kolaylaştıran bir araçtır. Volatilite, söz konusu varlık endeksi için fiyat hareketlerinin standart sapmaya veya varyansa göre hareketini ölçer. Yüksek volatilite, risklerin de yüksek olduğu anlamına gelir ve piyasadaki istikrarın sarsıntılı olabileceği mesajını verir. İstikrarsız piyasalar ise yatırım risklerini artırır.
Volatilitenin yüksek seyrettiği piyasa koşullarında risk yönetimi daha da önem kazanır. Portföy çeşitlendirmesi, hâlihazırda doğası gereği volatiliteye açık varlık piyasaları olduğu için borsa ve yatırım süreçlerinin tamamında önerilir. Portföy çeşitlendirmesi, yatırımcıların varlıklarını farklı piyasa koşullarına farklı tepkiler verebilen varlıklarla çeşitlendirmesini öngörür. Örneğin; hisse senedi içeren bir portföyde yatırımcıların altın veya tahvil gibi güvenli liman kabul edilen varlıklara da yer vermesi, kayıpları sınırlamak ve kazançları korumak açısından önemlidir.
Öte yandan yatırımcılar, varlık bazlı günlük veya kısa dönemli volatilite durumlara karşı önlem almak için yukarıda ayrıntılarını paylaştığımız stop-loss - zararı durdur gibi emir tiplerini kullanabilir. Fiyat dalgalanmalarının süreceğine dair beklentiler güçlüyse ve piyasa yeni bir anlatı arayışında sert hareketler yapıyorsa, yatırımcılar maliyetlerini artırmak pahasına nakite geçme yöntemini de tercih edebilir.
Hisse başına kazanç (EPS) ve fiyat/kazanç (F/K) oranı
Her şirketin bilanço açıklamasından sonra yayımlanan haberlerde karşına çıkması muhtemel kavramlardan biri olan EPS, İngilizcede earnings per share olarak bilinir ve hisse başına kazanç anlamına gelir. Hisse başına kazanç şirketin ilgili periyotta başardığı net kâr rakamının toplam hisse senedi sayısına bölünmesiyle elde edilir. EPS değeri, şirketin kârlılığı ve bunun hisse başına düşen payı hakkında önemli bir gösterge olarak kabul edilir. EPS yükseldikçe, şirketin kârlılığının da güçlü olduğu yorumu yapılabilir. Başka bir deyişle EPS değeri dönemsel kıyaslamalarda giderek yükselen bir trend izliyorsa ve şirket kârlılığının iyi olduğu, bunun da yatırımcılar için bir alım fırsatı yarattığı çıkarımı yapılabilir.
F/K oranı olarak kısaltılan ve Papara Invest’te de tüm hisselerin ayrıntı sayfalarında bulabileceğin fiyat / kazanç oranı, bir şirketin hisse senedi fiyatının hisse başına kazanca oranını gösteren veridir. F/K oranı, hisse senedinin ucuz mu, pahalı mı olduğunu tespit etmek için kullanılır. Düşük F/K, şirketin hisse başına kârına göre ucuz olduğunu gösterebilse de, bazı durumlarda büyüme potansiyelinin de düşük olduğu anlamına gelebilir. Öte yandan yüksek F/K, şirketin kârına göre pahalı olduğu anlamını taşır; ancak burada da yatırımcı beklentisinin büyüme odaklığı çıkarımı yapılabilir. Özetle F/K oranı, bir şirketin gelecek yaratabileceği potansiyel değer hakkında kısıtlı bilgi sunar; F/K oranını da hesaba katarak doğru değerlendirme yapabilmek ve yatırım kararı alabilmek için diğer göstergeler ve hatta sektörel farklılıklar da değerlendirilmelidir.
Öncelikle bir şirketin potansiyeline dair daha fazla ipucu edinmek için, ilgili şirketin F/K oranı, aynı sektördeki diğer şirketlerin F/K oranıyla kıyaslanabilir. Öte yandan teknoloji gibi büyüme odaklı, sermaye yatırımlarının çok olduğu ve yatırım geri dönüşünün zaman aldığı sektörlerde F/K oranı güvenilir bir gösterge olmayabilir. Örneğin Nvidia, Apple, Microsoft gibi popüler şirketlerin hisse senetleri de yatırımcı ilgisi nedeniyle dönemsel olarak gelecekteki büyüme potansiyeline göre büyük kalabilir. Yüksek F/K oranına sahip bu şirketlerin içlerinde olduğu sektör nedeniyle büyüme hızı da yüksektir. Öte yandan enerji, petrol, bankacılık, finans, çimento, demir & çelik gibi sektörlerde F/K oranları daha düşük seyreder zira bu şirketlerin büyümesi için büyük sermayeler ve daha fazla zaman gerekir.
Endeks ve sektörler
Endeksler, belirli niteliklere göre belirlenmiş hisse senetlerini içeren sepetlerdir. Örneğin S&P 500, ABD’deki en büyük 500 şirketi içerirken, Nasdaq 100 endeksi genellikle teknoloji sektöründe faaliyet gösteren şirketleri içerir. Öte yandan BIST 30 ve BIST 100 gibi endeksler de Türkiye’de borsa performansı için temel göstergeler olarak kabul edilir. Piyasa performansları ölçülürken endekslerin zaman içindeki hareketleri baz alınır. Endeksler, piyasanın genel manzarasını yansıtan sektör ve şirket ağırlıklarıyla tasarlanır; bu yüzden piyasaya dair genel bir görünüm sunmada başarılı olurlar.
Her borsa, farklı sektörlerden şirketlere ev sahipliği yapar. Örneğin bir borsadaki şirketler sanayi, bankacılık, inşaat, hammadde, teknoloji, kimya gibi farklı sektörlerden olabilir. Yatırımcılar, yatırım tezlerini sektörel gelişmeleri hesaba katarak kararlaştırabilir. Örneğin bugün tüm iş süreçlerinin teknolojiye ihtiyaç duyduğu varsayıldığında, teknoloji hisselerinin pek çok yatırımcının portföyünde önemli yer tuttuğu tahmin edilebilir. Öte yandan perakende veya bankacılık gibi günlük hayatın vazgeçilmez parçası olan köklü sektörler de portföyde yer bulabilir. Bu gibi sektörler, farklı piyasa koşullarına farklı tepkiler verebilir. Bu sebeple yatırımcılar, hisse senedi portföylerini sektörel bazda da çeşitlendirebilir. Örneğin makroekonomik görünümde yaşanabilecek potansiyel bir bozulma teknoloji gibi büyük sermaye yatırımları gerektiren bir sektörde olumsuz senaryolar yaratabilecekken, perakende gibi daha temel ihtiyaçlara yönelik sektörler kısa bir dalgalanmadan sonra toparlanma potansiyeli gösterebilir. Kabaca, her iki sektörde de yapılacak portföy çeşitlendirmesi, kayıpları sınırlandırırken kazançları dengede tutmaya yardımcı olabilir.
Yatırım stratejileri ve psikolojisi
Teknik analizciler piyasa trendlerine, temel analizciler finansal tablolardaki rakamlara odaklansa da borsanın temel dinamiği arz-talep dengesidir ve bu denge, yatırımcı psikolojisine göre belirlenir. Piyasa, haberleri ve gelişmeleri çok hızlı fiyatlama kabiliyetine sahiptir. Olası bir panik dalgası piyasada hızla yayılabilirken, yatırımcıların piyasaya yönelik güveni tekrar kazanması zaman alabilir. Öte yandan bir süre piyasada yaşanan ve öfori olarak tabir edilen coşku, tek bir olumsuz haberle yerini paniğe ve korkuya bırakabilir.
Yatırımcılar, bu değişken piyasa koşullarında yatırım hedeflerine göre uzun veya kısa vadeli yatırım stratejileri benimseyebilir. Kısa vadeli yatırım stratejisi benimseyen yatırımcılar, gün içi veya haftalık işlem dönemlerindeki trendleri yakalamaya ve kısa süreli fiyat hareketlerinden kâr elde etmeye odaklanır. Uzun vadeli yatırım stratejisi benimseyen yatırımcılar ise daha az işlem yapar, güvendikleri sektör ve şirketlerden portföylerini oluşturur ve periyodik olarak bu portföylerde güncellemeler gerçekleştirir. Uzun vadeli yatırım stratejisi benimseyen bir yatırımcı, kısa vadeli trend veya paniklerden ziyade uzun vadeli görünümleri dikkate almalı; portföy güncellemelerini panik duygusuyla yapmaktan kaçınmalıdır.
Yatırım, sabır gerektiren bir iştir. Özellikle uzun vadede sermayesini bileşik büyümenin gücüyle artırmak isteyen yatırımcılar için piyasa dalgalanmalarına karşı direnç geliştirmek elzemdir. Zira borsa ve hisse senetleri, yatırımcı psikolojisinin genel durumuna göre şekil alır. Kısa vadelerde görülen haber akışları, piyasadaki algıların tam tersine dönmesine sebep olabilir. Özellikle uzun vadeli yatırım stratejisi benimseyenler bu dönemlerde stratejilerinin temelini hatırlamalı ve panikle, irrasyonel kararlar almaktan kaçınmalıdır. Kısa vadeli yatırım yapanlar da risk yönetimi stratejilerini kısa vadeli trendlere göre tasarlayarak fiyat dalgalanmalarının risklerini sınırlamaya odaklanmalıdır.
Uzun bir yazıyla borsaya ve yatırımcılığa başlarken bilmen gereken başlıca kavramları özetledik Paparalı. Bu yazıyı favorilerine ekle, borsaya dair kısa tanımlara ihtiyaç duyduğun her an açıp oku!
Sıkça Sorulan Sorular
Hisse senedine yatırım yapmak için ne kadar paraya ihtiyacım var?
Bugünün yatırım teknolojileri sayesinde hisse senedi yapmak için büyük sermayelere ihtiyaç duymazsın. 50 TL, 100 TL gibi bir fiyatla Borsa İstanbul’da işlem gören bir şirketten 1 lot yani 1 hisse senedi alabilirsin. Şayet Papara’da yatırım hesabın varsa, ABD borsalarında Papara’da olan parçalı hisse senedi sayesinde 1 tam hisse senedi alman gerekmez; 10 dolar gibi bir tutarla Microsoft’a dahi ortak olabilirsin.
Yatırım yaparken temel analiz mi yoksa teknik analiz mi daha önemli?
Aralarında çok büyük bir sınır var gibi görünse de temel analiz ve teknik analiz, piyasada yaşanan gelişmelere farklı yorumlar getirmeyi amaçlayan iki farklı trend analizi yöntemidir. Teknik analiz piyasa örüntülerini geçmiş fiyat hareketlerinden çıkarsayarak trend yönünü ve hacmini hesaplamaya odaklanırken temel analiz daha çok hisse bazlı analizlerde kullanılır ve büyüme potansiyelini açığa çıkarmaya, borsadaki varlıkların fiyatlarının ucuz ya da pahalı olup olmadığını anlamaya çalışır. Her yatırımcı, yatırım stratejisine karar verirken hem temel hem de teknik analizden yararlanabilir. Teknik analiz, genellikle kısa vadeli yatırım stratejileri izleyen yatırımcılar tarafından tercih edilirken temel analiz, uzun vadeli yatırımcıların yararlandığı bir yöntemdir.
Yeni başlayanlar için en iyi yatırım stratejisi nedir?
Borsada “en iyi” sonuçları garanti eden herhangi bir yatırım stratejisi yoktur. Yeni başlayanların sermayelerinden en yüksek verimi almak için portföy çeşitlendirmesine önem vermeleri, psikolojik kararlardan kaçınmaları, bir yatırım tezi ışığında portföy oluşturmaları ve sık alım-satım yapmaktan kaçınmaları önerilir. Yeni başlayanlar, borsa terimleri ve piyasa dinamiklerine dair makaleler okuyarak finansal okuryazarlıklarını ileri taşıyabilir. Piyasaya ve borsaya dair öğrenilen her bilgi, yatırımcıların yatırım kültürlerini genişleterek kararlarını daha doğru temellere dayalı almalarını sağlar.
Temettü veren şirketlere yatırım yapmak mantıklı mı?
Temettü veren şirketlere yatırım yapmak, uzun vadede temettü verimi ve temettü birikiminin etkisiyle sermayesini büyütmek isteyen yatırımcılar için mantıklıdır. Temettü veren şirketler, finansal akışları düzgün, yönetimsel kapasiteleri yüksek şirketler olarak anılır. Nakit akışları güçlü olan bu şirketler, yatırımcılarına temettü dağıtarak her finansal dönemde güven tazeler. Dolayısıyla temettü veren şirketlere yatırım yapmak ve temettü hisselerine portföyde yer vermek mantıklı olabilir. Ancak yatırımcıların temettü verimi ve diğer göstergeleri de değerlendirmesi önerilir.
Hisse senedi fiyatları neden aniden yükselir veya düşer?
Hisse senedi fiyatlarındaki ani yükseliş ve düşüşlerin oluşturduğu piyasa ortamına volatilite veya dalgalanma adı verilir. Yükseliş ve düşüşler, piyasanın genelini etkileyebilen ekonomik, jeopolitik, siyasi gelişmelerle tetiklenebilir. Piyasada yaşayan bir panik dalgası, ani düşüşlere sebep olabilirken bu düşüşü fırsat bilen yatırımcıların karşı hamlesi yükselişi destekler ve piyasa dalgalanmaları bu şekilde artar. Öte yandan fiyat dalgalanmalarının volatilite veya manipülasyon olup olmadığı da işlem hacimlerine bakarak anlaşılabilir. Özellikle hisse bazlı dalgalanmalarda söz konusu hisse senetlerinin işlem hacimleri, manipülasyon işaretleri taşıyabilir.
Piyasadaki manipülasyonlardan nasıl korunabilirim?
Piyasadaki manipülasyonlardan korunmak için işlem hacmi yüksek hisse senetlerini seçmek, dalgalı piyasa koşullarında sık işlemlerden kaçınmak gerekir. Şirketlerin tarihsel geçmişleri ve yönetimsel kusurları da manipülasyon risklerine dair ipuçları taşıyabilir. Güvenilir, şeffaf, yatırımcı ilişkileri ve kurumsal iletişimi güçlü şirketlerde işlem yapmak, manipülasyon risklerinden koruma için akla gelen ilk önlemlerden biridir.